Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yürüyen merdiven

Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu.  Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı.  Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu.  Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı.  Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim.  Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...

Yanılsamalar Kitabı / Paul Auster

Yanılsama... Paul Auster'den okuduğum ikinci roman Yanılsamalar Kitabı oldu. Can Yayınları'ndan İlknur Özdemir çevirisi ile yayınlanmıştı okuduğum baskısı. Auster'in ülkemizde seveni çok. Eserlerinin büyük çoğunluğu, belki de tümü, dilimize çevrilmiş. Can Yayınları'nın internet sayfasında Yanılsamalar Kitabı'nın 24. baskısının tükendiği bilgisi yer alıyor. Benim okuduğum 7. baskıydı.  300'ün biraz üzerindeydi sayfa sayısı. En fazla bir hafta sürer diye başlamıştım. Öyle olmadı. Bir aya yakın sürdü romanı bitirmem. Merak uyandırıcı bir başlangıcı vardı. Romanın baş kahramanı/anlatıcısı, ailesini trajik bir uçak kazasında kaybetmiş ve kaderin cilvesiyle bu kaza sonrası büyük bir servete kavuşmuş, kederli ve zengin profesörün bir gece televizyonda sessiz filme gülmesi ile olaylar başlıyor. Televizyonda izlediği bu sessiz filmin yönetmeni ve oyuncusunu araştırmak, onun hakkında bir kitap yazmak profesörü hayata bağlayan ip haline geliyor. Sessiz sinemanın bu sessiz...

Paris Düşerken / İlya Ehrenburg

Paris Düşerken, Fırtına ve Dipten Gelen Dalga... Her biri ikişer ciltten oluşan bir üçleme. Üçlemenin son kitabı Dipten Gelen Dalga'yı 30 sene kadar önce okumuştum. Paris Düşerken'i ise geçen kış bitirdim. Bakalım, Fırtına'yı ne zaman okuyacağım.  İlya Ehrenburg'un bloga eklediğim üçüncü eseri olan Paris Düşerken, adından da anlaşılacağı gibi, ikinci dünya savaşı sırasında Paris'in işgal sürecini anlatıyor. Elbette işgalin öncesinde İspanya'da yaşanan iç savaş boyunca Fransa'nın yaptıkları ve yapmadıklarına da vurgu yaparak. Farklı sınıflardan farklı statülerden karakterlere yer veriliyor romanda. Karakterlerin kimileri gerçek hayatta varolanlar, kimileri kurgu.  Attilâ Tokatlı'nın özenli çevirisi ile Sosyal Yayınları'ndan çıkan romanı henüz okumayanlar kadar daha önce okuyanlara da öneriyorum. Dünyanın içinden geçmekte olduğu dönem, ne yazık ve korkutucu ki, bir kez daha büyük paylaşım savaşlarına gebe. Paris Düşerken'i geçmişten ders almasak bi...

Gönülçelen / Salinger

Okumakta bir hayli geç kaldığım eserlerden birisiydi Gönülçelen. Amerikalı yazar Jerome David Salinger'in 1951 yılında A Catcher In The Rye adlı eseri Türkçe'de iki farklı isimle yayınlanmış. Benim okuduğum Can Yayınları'nın bastığı ve çevirisini Adnan Benk'in yaptığı Gönülçelen isimli olanı. Bir de Coşkun Yerli'nin çevirisi var. Onun ismi ise Çavdar Tarlasında Çocuklar. Adnan Benk'in çevirisi 1967 tarihli ve romanın Fransızca çevirisinden Türkçe'ye çevrilmiş. Coşkun Yerli ise romanın yazıldığı dil olan İngilizce'den 1997 yılında çevirmiş.  Salinger nevi şahsına münhasır bir yazar. Hayatına dair ayrıntılar ilerleyen senelerde ortaya çıkacaktır. Şimdiden bir belgesel ve bir kaç kitap yayınlanmış. Gönülçelen, yazarın hayattayken yayınlanan tek romanı. Roman, kahramanı Holden Caulfield'ın dili ile yazılmış. 16 yaşında, okullarla arası iyi olmayan ve son atıldığı okuldan eve dönüş yolculuğundaki yaşadıklarını anlatıyor. Romanın İngilizce'sini okumadı...