İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
Gazel, Nihal Yeğinobalı'dan okuduğum ikinci roman. Belki Defne adlı romanı ile ilgili yazdığım notlara göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. 1940'lı yılların İstanbul'unda, boğazın Anadolu yakasındaki hayali Mirgânköy koyundaki geçiyor hikâye. Romanda o kadar inandırıcı tarif edilmiş ki Çengelköy ile Kandilli arasında böyle bir yer var mı diye harita uygulamasına baktım, yokmuş :) " Bakireyim de ondan " cümlesi ile başlıyor roman. Adalet Ağaoğlu'nun Bir Düğün Gecesi romanındaki "İntihar etmeyeceksek içelim bari!" cümlesi gibi vurucu bir başlangıç. İlk cümlenin ardından, cümlenin kurucusu ve romanın baş kahramanı diyebileceğimiz Serap'ı ve hemen ardından ablası Zerrin'i tanıyoruz. Bu kısa tanıtım yazısında okuma keyfinizi bozacak bilgiler vermeyeceğim elbette. Can yayınlarından Nisan 2007 yılında yapılmış, 208 sayfalık ilk baskısını okudum. Çarpıcı bir final içeren, dönemin İstanbul'undan bir kesit sunan, iyi kurgulanmış bi...