Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
İngiliz yazar Nick Hornby'den okuduğum ilk roman Düşerken oldu. Banu Tellioğlu Altuğ'un dilimize çevirdiği 312 sayfalık eseri Sel Yayıncılık basmış. Benim okuduğum Mayıs 2006 tarihli ilk baskısıydı.
Roman, tek ortak noktaları, yılbaşı gecesi yüksek bir binanın çatısına intihar etmek için çıkmak olan dört kişinin macerasını anlatıyor. İkisi erkek ikisi kadın olan bu dört kişinin anlatımıyla ilerleyen romanı severek okudum.
Nick Hornby'nin romanlarının kimileri sinemaya uyarlanmış. Dilimize Düşerken adıyla çevrilen, A Long Way Down adlı roman da aynı adla sinemaya uyarlanmış. Pierce Brosnan, Toni Collette, Imogen Poots ve Paul Aaron'un başrollerini oynadığı filmin bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.