Havaların gidişinden anlamak pek mümkün olmasa da Aralık ayının sonuna yaklaşıyoruz. Mağazalarda ve caddelerde ışıklı, geyikli süslemeler yeni bir senenin geldiğini hatırlatıyor. Herkesin yeni yıldan bekledikleri farklı elbette. Ben huzur ve sağlık diliyorum, tüm insanlık için. 2025 yılı içinde her hafta en az bir blog yazısı eklemeyi kendime hedef olarak koydum. Bu yazıların belirli bir konusu olmayacak. Doğaçlama, aklıma gelenler, aklıma takılanlar. Video izlemektense okumayı tercih edenlerdenseniz, beklerim bloguma. Yazıları, çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda çektiğim fotograflar süsleyecek. Bir de sürpriz bekliyor, 2025 yılında okurlarımı. Umarım beğenirsiniz...
Dar Zamanlar üçlemesinin son romanı Hayır...'ın ilk baskısı 1987 yılında yapılmış. Benim okuduğum Türkiye İş Bankası yayınlarından çıkan Haziran 2012 tarihli, 354 sayfalık 16. baskısıydı. Bu kez 1980 darbesinin sonrasındayız. Dar Zamanlar üçlemesinin diğer iki romanından daha farklı daha derinlikli bir anlatım şekli var bu kez. Anlatılanların hangisi yaşandı hangisi kahramanın hayalinde kaldı yer yer karışıyor. Bir kez daha ülkemiz tarihinin bir bölümü, farklı karakterler ile anlatılıyor. Üçleme içinde en beğendiğim bu son halka oldu. Belki düz anlatımlardansa böylesi anlatımları sevmemdendir. Dar Zamanlar ile ilgili çok sayıda akademik makale var. Romanlardan sonra onlara da göz atmanızı öneririm.