Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Çöp Plaza Nisan 2012'de ilk baskısını yapmış bir çocuk - genç romanı. Benim okuduğum Tudem yayınlarından çıkan, Mart 2020 tarihli 26. baskısıydı. İlk 25 baskısı 117.000 adet yapılmış. 2012 yılında Çöp Plaza adıyla yayınlanan roman, Mart 2020'de Çöp Plaza-2'nin çıkmasıyla birlikte Çöp Plaza -1 adıyla yayınlanıyor.
134 sayfalık roman atık toplayıcılarının hayat mücadelesine odaklanıyor. Gizemli bir hastalığa aranan çare, atık toplayıcılarının yaşadığı mahallede bulunuyor. Sertbarut'un romanı hayatın gerçeklerini çocukların anlayabileceği bir dil ile ortaya koyuyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.