Havaların gidişinden anlamak pek mümkün olmasa da Aralık ayının sonuna yaklaşıyoruz. Mağazalarda ve caddelerde ışıklı, geyikli süslemeler yeni bir senenin geldiğini hatırlatıyor. Herkesin yeni yıldan bekledikleri farklı elbette. Ben huzur ve sağlık diliyorum, tüm insanlık için. 2025 yılı içinde her hafta en az bir blog yazısı eklemeyi kendime hedef olarak koydum. Bu yazıların belirli bir konusu olmayacak. Doğaçlama, aklıma gelenler, aklıma takılanlar. Video izlemektense okumayı tercih edenlerdenseniz, beklerim bloguma. Yazıları, çeşitli tarihlerde farklı mekânlarda çektiğim fotograflar süsleyecek. Bir de sürpriz bekliyor, 2025 yılında okurlarımı. Umarım beğenirsiniz...
Bir cumartesi satın alıp okuyup bitirdiğim kitap: Acı Portakal / Yiğit BENER. Soyadı tanıdık geldiyse, aklınıza ya Erhan Bener ya da Vüsat O. Bener gelmiştir. Bu soyadı aynılığı bir tesadüf değil. Yiğit Bener, Erhan Bener'in oğlu, Vüsat O. Bener'in ise yeğeni. Can Yayınları'ndan çıkmış 183 sayfalık bir kısa roman Acı Portakal. Deyim yerindeyse daha mürekkebi kurumamış, Kasım 2019'da ilk baskısı yapılmış.
Sol çevrelerce "devrim sonrası kendiliğinden hallolacak meselelerden" olarak değerlendirilerek uzun süre görmezden gelinmiş hatta yok farzedilmiş erkek şiddetini konu alıyor roman. Erkek şiddeti derken sadece cinsel saldırı değil, erkek egemen dünyanın dayattığı her türlü şiddet söz konusu. Hayata sol pencereden bakan erkeklerin, bu bakış sayesinde ya da yüzünden, kadın erkek ilişkilerinde sıradanın dışında bir tutum izleyeceklerini varsaymak, aslında büyük bir yanılgı. Keşke bu kadar basit olsa herşey, siyasi bir tutum ile hayattaki duruş da değişebilse...
Bener'in kendi yaşam öyküsünden izler taşıyan romanı, yukarıdaki paragrafta belirtmeye çalıştığım durumu konu alıyor. Elbette benim kısa bir paragrafta, kendi yetersizliği ile sınırlı cümlelerimden çok daha yetkin bir biçimde sorgulatıyor meselesini. İki farklı zamanda geçen roman boyunca, otuz sene önce yaşanmış olayları bir romana dökme çabası sürecinde, yazdığı satırları üniversite son sınıfta okuyan kızıyla anlatımını okuyoruz. Acı Portakal, bir yandan eril iktidarı sorgular/sorgulatırken bir yandan da bugüne dair sözler söylüyor. Gezi sürecinden, yeni bir dil oluşturmaya, kapitalist üretim ilişkilerinin insanı yıpratmasından enternasyonel bir mücadele ilişkisinin yokluğuna kadar bir çok konuda dertleşiyor baba-kız ya da yazar-genç okuyucu...
Bener'den okuduğum ikinci eser Acı Portakal. Daha önce Öteki Kabuslar adlı öykü-deneme kitabını okumuştum. 2020 içinde bloga Bener'den okuyacağım başka eserlere dair notların ekleneceğini düşünüyorum.
Yiğit Bener ile Müge İplikçi'nin Acı Portakal üzerine yaptıkları söyleşiyi Medyascope'un sayfasından izleyebilirsiniz.
Yiğit Bener ile Müge İplikçi'nin Acı Portakal üzerine yaptıkları söyleşiyi Medyascope'un sayfasından izleyebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.