İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.

En sık duyduğum yanıttır, ne var ne yok diye sorduğumda. Her duyduğumda aynı şeyi düşünürüm: Nereye koşuyorsun ve neden koşuyorsun?
Günleri, yapılması gerekenler listesine artılar koyduğumuz bir mecburiyet haline çevirmek zorunda mıyız?
Geçen sene bir yazı yayınlamıştım, hayatın dengesi - üçlü sac ayağı diye. Orada da bahsettiğim gibi hayat, en azından bildiğimiz dünya hayatı, kısıtlı süreli ve hiç bir anının tekrarı olmayan bir macera. Bu maceranın anlamına odaklanmadan, günü, yapmamız gerektiğini düşündüklerimizin peşinde "koşturarak" geçirebiliriz.
Hatta çocuklarımızı da benzer şekilde yetiştirebiliriz. Haftasonu kurstan kursa taşırken, arada kalan bir saatlik "slot"u en iyi nasıl değerlendirebileceğimizi düşünürüz meselâ.
Oysa, koştururken etrafta olanların farkına varamaz insan.
Yaprakların çıkardığı sesleri duyamaz, kendi ayak sesinin yüksekliğinden.
Rüzgârın sesi, telefon konuşmasını bölen bir gürültüye dönüşür, koşturan insan için.
Doğadaki dönüşümleri fark etmek yerine, "bu aralar hastalıklara dikkat" haberiyle alması gereken vitaminler olarak algılar, mevsim geçişlerini.
Kısacası, yürümek, attığı her adımın idrakine vararak yürümek, iyidir....
Koşturmadan da yaşanıyor, kaybınız değil kazancınız oluyor...
Bizzat denedim, oradan biliyorum :)
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.