Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Koşmak üzerine yazmaya, koşmak üzerine okumaya ve koşmak üzerine düşünmeye devam. Bu kez Haruki Murakami'den Koşmasaydım Yazamazdım adlı eser ile karşınızdayım. Murakami, özellikle son yıllarda, ülkemizde de çok okunan yazarlardan. Zamanında 1Q84 adlı romanını okumuştum, ancak okuyup bloga not etmediğim nadir kitaplardan olduğunu fark ettim biraz önce. Muhtemelen kitabı okuduğum dönem sinüs eğrisinin negatif bölgesinde dolaşıyordu ruhum. Belki ilerleyen günlerde, Murakami'nin diğer eserleri ile birlikte 1Q84'ü yeniden okurum.
Bu uzun ve muhtemelen gereksiz girişin ardından gelelim esere. Hüseyin Can Erkin'in Japonca'dan tercümesi ile ilk baskısını Kasım 2013'te yapan kitabı Dogan Egmont yayınlamış. 171 sayfalık eserin Kasım 2018 tarihli 14. baskısını okudum.
Murakami'nin kitabının orijinal ismi Japonca, haliyle. Ancak İngilizce çevirisi şöyle: What I Talk About When I Talk About Running. Türkçe çeviri için tercih edilen isim ise Koşmasaydım Yazamazdım. Sonuçta çeviri eserlerde orijinal ismin aynen korunması gerekli değil belki ancak Murakami'nin çalışmasında bu isim özellikle tercih edilmiş. 171. sayfada:
"Kitabın orijinal başlığını çok sevdiğim yazar Raymond Carver'in öykü derlemesinin başlığı What We Talk About When We Talk About Love'dan esinlenerek koymuştum." S.171
diye yazmış Murakami. İsme çok takılmadan, kitaptan bir başka alıntı ile devam edeyim:
"Yaşadığımız dünyada bazen, her gün koşanlara karşı, bu kadar eziyete uzun yaşamak için mi giriyorsun, şeklinde alaylı konuşan insanla da olur. Fakat düşünüyorum da, bence uzun yaşam peşinde olduğu için koşan insanlar, pek de o kadar fazla değil. Aksine, uzun yaşayabilecek olmasam da en azından yaşarken dolu dolu bir yaşam sürmek isterim, diye koşan insanlar, sayı olarak çok daha fazladır bence." s.86
Yazmanın zihinsel zorluğunu bedeni fiziksel zorlukla disiplin altına alarak aşmış Murakami. En azından, yazdıklarından ben öyle anladım. Tek başına yapılabilen, özel ekipman ve koşullar gerektirmeyen bir spor olarak koşmak, Murakami'nin haleti ruhiyesine de uygunmuş.
Bir gün içerisinde 100 km koşusuna katılması ve o koşu boyunca yaşadıklarını anlattığı bölüm çok etkileyici. Hayatının dönüm noktalarından birisi belki de. 75 km sonrasında, sanki bir eşiği geçiyor Murakami ve biraz da bu eşik geçişi nedeniyle, koşmak eskisi gibi olmuyor artık. Triatlona başlaması da bu yarış sonrasına denk geliyor.
Koşmak, özellikle uzun mesafe koşmak, bedeni zorlayan bir spor olsa bile beni de fazlasıyla mutlu ediyor. Geçenlerde 5,5 km koşumun ardından yaşadığım sıkıntının endişe verici bir yönü olmadığını öğrenince, yeniden koşacağım günü iple çekiyorum.
Haruki Murakami hayranlarına hararetle öneririm Koymasaydım Yazamazdım adlı eseri. Yazarın romanları ve hayatıyla ilgili bir çok bilgi barındırıyor.
Merhabalar,
YanıtlaSil‘’Haruki Murakami – Koşmasaydım Yazamazdım’’ kitabıyla ilgili hazırlamış olduğunuz yazı için teşekkürler. Bu kitap, benim gerçekten yazarlığa bakış açımı değiştirdi. Yazmak konusunda motivasyonumu artıran ‘’Koşmasaydım Yazamazdım’’ kitabından en sevdiğim alıntıları derlemiştim, izninizle ben de sizinle paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/haruki-murakami-kosmasaydim-yazamazdim-kitabindan-10-enfes-alinti/
Yazılarınızın devamının gelmesini dilerim,
selamlar ve keyifli okumalar olsun.
Çok teşekkürler yorumunuz için. Alıntılar, kitabın etkileyiciliğini hatırlattı.
YanıtlaSilSelamlar, saygılar
Özgür