İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
"Yürümenin hızlısı, çok da şeetmemek gerek" diyenlere bakmayın. Yürümeye kıyasla epey farklılıklar içeren bir eylem koşmak. Ahmet Kaya'nın bir şarkısında dediği gibi, kafamı kırarcasına koşmak istiyordum ne zamandır.
Sonunda, yaptım.
Eymir Gölü etrafında yarım tur koştum. Tam olarak şarkıda söylendiği gibi, kafamı kırarcasına oldu koşuşum. Bir tek ayakkabılarım uygundu. Altımda kot pantolon, üzerimde tişört...
Eymir gölünün, benim koştuğum bölümü 5,52 km. 31 dakika 40 saniye sürmüş bu mesafeyi katetmem. 5,45 / km hız ile koşmuşum. Seneler sonra koştuğumu ve şartları (kıyafet / Ekim sıcağı / susuzluk) düşününce, fena değil sanırım sayılar.
İşin en güzel yanı ise, ne zamandır yapsam diye düşünüp durduğum bir şeyi yapmış olmanın keyfi...
İşin en güzel yanı ise, ne zamandır yapsam diye düşünüp durduğum bir şeyi yapmış olmanın keyfi...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.