Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Ekim 2019 |
Dün bıraktığım yerden devam edeyim. Muhtemelen çok az kullanacakları bir çok bilgi ile donanıp, iş bulma yaşına geldiklerinde bu bilgilerin, neredeyse hiç işlerine yaramadığını görecek, 2010 ve sonrası doğanlardan çok umutluyum.
İnsanlığın gelişimine bakınca, işleri daha kolay - daha hızlı - daha az maliyetle üretmek / yapmak amacıyla tonla yöntem / cihaz geliştirildiği görebiliriz. Tüm bu buluşların insanların çalışma süresini azaltıp, özgür zamanını arttırmasını beklersiniz değil mi?
Beklemek iyi bir şey belki, belki kötü. Neyi ve niye beklediğinize göre değişiyor, bu pek de anlamlı olmayan sorunun yanıtı. Lafı dolaştırmayayım daha fazla, tüm bu elektronik devrimler, bilgisayarlaşma, robotlar ve kendi kendine öğrenen sistemler... Bana denizin sonunu göreceğimiz günlerin yaklaştığını söylüyor.
Üretim süreçleri daha az insan emeği ile çevrilebilir hale geldikçe kapital birikim süreci sarsılmaya başladı. Artık üretim maliyeti çok düşse bile bu üretilenlerin müşterisini bulmak gittikçe zorlaşıyor. Üretilen evler boş, arabalar gemilerde... Çünkü bunların alıcısı olması beklenenler o fabrikalardaki işçilerdi ve yerlerini alan robotların bu ürünlere ihtiyacı yok. Elbette krizin aşılması için kredi muslukları sonuna kadar açıldı / açılıyor. Vatandaşlık maaşı gibi karşılıksız transfer ödemeleri gibi modeller deneniyor / denenecek. Ancak, bence sorun bu hamleler ile çözülebilecek gibi görünmüyor.
Zorunluktan dolayı tüketimini sınırlamak durumunda kalan insanlar aslında tüm o reklamı yapılan ürünlere sahip olmadan da yaşayabileceğinin farkına varıyor. Kabul ediyorum ki bu farkına varma yavaş oluyor, zaten hızlı olacağını düşünen de yok. Ancak, oluyor....
2010 sonrası doğanlar, başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösterecek, buna inanıyorum... İhtiyacı kadar tüketmeyi doğal sayan, çevreye uyumlu üretim süreçlerini seçen, sanat ile iç içe, kâr hırsını kölelik günleri gibi geride kalmış bir geçmiş zaman hastalığı olarak gören ve bizim kuşağı acıyarak anan bir kuşak yetişiyor....
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.