Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Eskiden sıkışan trafik dışında bir etkisi olmazdı bu yeni eğitim öğretim dönemi başlangıcının. Yaklaşık 10 senedir durum değişti, hâliyle, insanın çocuğu olunca düşünmeden olmuyor; ne olacak bu çocukların eğitimi...
Bizler onların yaşlarındayken, yani 1980lerin başlarında formül netti ve hatta bir yerde tekti. En azından bizler gibi "memur çocukları" için: iyi okuyup, kendimizi "kurtarmak". Her sınıfı, aslında o büyük sınava, üniversite sınavına hazırlık olarak görüyorduk.
Bugün ise resim o kadar net değil. Gene üniversitede istediği bölümü kazanabilmek uğruna gecesini gündüzüne katarak çalışıyor milyonlar. Ancak, acaba onca zorluk ile kazanılan o muhteşem üniversitenin çok istenilen bölümü bitirildiğinde öyle bir işi yapacak insana ihtiyaç sürüyor olacak mı?
IBM, Watson adlı yapay zekâ platformu ile birçok endüstriye özel çözümler üretiyor. İnternette kısa bir arama ile Watson hekimleri işinden edecek mi sorusunu tartışan onlarca makale bulabilirsiniz. Bugün için hekimin yerini alamayacağı, hekime ihtiyacın süreceği savunulsa bile böyle bir sorunun bu kadar yoğun tartışılması, aslında durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Hekime ihtiyacın sorgulanması son derece önemli. Çünkü, 6 + uzmanlık eğitimi kadar uzun bir eğitim gerektiren bir iş bile yapay zekaya karşı konumunu koruyamayacak mı diye sorgulandığı günlerde yaşıyoruz. IBM Watson'ın bugün için hekimleri sistemden çıkartmak gibi bir hedefi de yok belki, ama görünen köy kılavuz istemiyor, daha az insana ihtiyaç duyan bir dünyaya doğru ilerliyoruz.
Mesele sadece işlerin yapay zekâya ve robotlara devri ile sınırlı görünmüyor. Sermaye birikim modelinin dayandığı temel varsayım çalışmaz hale geliyor. İnsanın çalışmasına ihtiyaç duyulmadığı bir dünyada sermaye birikiminin nasıl olacağı sorusu ortada duruyor. Belki şirketlerin olmadığı belki devletlerin olmadığı bir düzen olacak ileride. Her insanın sadece insan olduğu için alacağı bir ücret, boş zamanlarını doldurmak dışında -ki aslında ücret karşılığı bir iş yapmak durumunda olmadığı için her zamanı "boş"- bir derdi olmayan insanlar...
Dünyanın çeşitli ülkelerinde yukarıdaki paragrafta özetlemeye çalıştığım duruma hazırlık niteliğinde girişimler görüyoruz, Rusya, çalışma günün 4'e düşürmeye hazırlanırken Finlandiya vatandaşlık maaşı sistemini denedi, İsviçre'de ise vatandaşlık maaşı sistemine geçişe yönelik halk oylaması yapıldı.
Çocuklarımızın işi bizden daha zor...
IBM, Watson adlı yapay zekâ platformu ile birçok endüstriye özel çözümler üretiyor. İnternette kısa bir arama ile Watson hekimleri işinden edecek mi sorusunu tartışan onlarca makale bulabilirsiniz. Bugün için hekimin yerini alamayacağı, hekime ihtiyacın süreceği savunulsa bile böyle bir sorunun bu kadar yoğun tartışılması, aslında durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Hekime ihtiyacın sorgulanması son derece önemli. Çünkü, 6 + uzmanlık eğitimi kadar uzun bir eğitim gerektiren bir iş bile yapay zekaya karşı konumunu koruyamayacak mı diye sorgulandığı günlerde yaşıyoruz. IBM Watson'ın bugün için hekimleri sistemden çıkartmak gibi bir hedefi de yok belki, ama görünen köy kılavuz istemiyor, daha az insana ihtiyaç duyan bir dünyaya doğru ilerliyoruz.
Mesele sadece işlerin yapay zekâya ve robotlara devri ile sınırlı görünmüyor. Sermaye birikim modelinin dayandığı temel varsayım çalışmaz hale geliyor. İnsanın çalışmasına ihtiyaç duyulmadığı bir dünyada sermaye birikiminin nasıl olacağı sorusu ortada duruyor. Belki şirketlerin olmadığı belki devletlerin olmadığı bir düzen olacak ileride. Her insanın sadece insan olduğu için alacağı bir ücret, boş zamanlarını doldurmak dışında -ki aslında ücret karşılığı bir iş yapmak durumunda olmadığı için her zamanı "boş"- bir derdi olmayan insanlar...
Dünyanın çeşitli ülkelerinde yukarıdaki paragrafta özetlemeye çalıştığım duruma hazırlık niteliğinde girişimler görüyoruz, Rusya, çalışma günün 4'e düşürmeye hazırlanırken Finlandiya vatandaşlık maaşı sistemini denedi, İsviçre'de ise vatandaşlık maaşı sistemine geçişe yönelik halk oylaması yapıldı.
Çocuklarımızın işi bizden daha zor...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.