Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
temmuz 2019 @ankara |
Blog yazmayı daha eğlenceli ve yazıları daha hedefe yönelik yapabilmek adına bir model denemeye karar verdim. Modelin adı, pre-yazı. Yani asıl yazıdan belli bir süre önce, ne kadar önce olacağına henüz tam olarak karar veremedim ama ilk denemede bu süre 15 gün olacak, yazının konusunu blogda duyuracağım ve bu duyuru yazısının, bir yerde pre-yazının, altına bu konuda merak ettiklerinizi - sormak istediklerinizi yazmanızı rica edeceğim. 15 gün sonrasında, sizin sorularınızın yanıtlarını da içeren, asıl yazıyı yayınlayacağım.
İlk konu, blogda en fazla bahsettiğim:
"Sayısal karasal televizyon yayıncılığı."
Yüzden fazla yazı da yazsam, teknoloji geliştiği, hayat değiştiği için, hâlâ yazacak şeyler bulabiliyorum :)
O zaman, 15 günlük süremiz başlasın...
Bir terslik olmazsa, 27 Temmuz, bilemediniz Ağustos başı, Sayısal Karasal Televizyon Yayıncılığı başlıklı yazım, sizlerin bu yazı altına göndereceğiniz soruların da yanıtları ile, karşınızda olacak. Elbette, sorularınızın yanıtlarını bulabilirsem :)
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.