Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
@Wonderland Eurasia, Ankara 2019 |
Kitabın adından konusunu anlamak kolay değil. Belki de bu yüzden, 'Postkapitalizm ve çalışmanın olmadığı bir dünya' alt başlığını da eklemiş yazarları. Ahmet A. Sabancı'nın dilimize kazandırdığı eserin yayınevi Deli Dolu - Tudem Yayın Grubu. 444 sayfa ve 8 bölümden oluşan eserin, 2017 yılında yapılan ilk baskısını okudum.
Robotlar işlerimizi elimizden mi alacak, yapay zekâ ile rutin olmayan işlerde de insansızlaşma yaygınlaşacak mı, peki insan ne olacak? Böylesi bir geleceğe doğru gidiyorsak sol nasıl bir hayat tasarlamalı? Mevcut mücadele yöntemleri başarılı mı? 'Occupy hareketi'nin sürdürülememesini nasıl açıklamalı? Peki çözüm ne?
Kitabı bir paragraf ile özetlemem gerekse, yukarıdakileri yazardım. Kitabın kullandığı bir terimin Türkçe çevirisine takılıp uzun süre ilerleyemedim okurken. İlk bölümün adı şöyle: "Siyasi Sağduyumuz: Folk Siyasetine Giriş". Bugüne kadar folk denildiğinde aklıma Modern Folk Üçlüsü dışında pek bir şey gelmiyor. Folk siyaseti denilerek ne kastediliyor merakıyla bölümü okumaya başlasam bile "folk" kelimesi kulağımı tırmalamayı sürdürdü ve uzunca bir süre kitabı bir kenara bırakmak zorunda bıraktı. İlerleyen bölümlerde benzeri bir tercüme farklılığı ile karşılaşmadım. Belki benim sosyoloji, siyaset bilimine uzaklığımdan kaynaklanmaktadır, folk siyaseti kavramını garipsemem. Tercüme konusunda ahkâm kesecek değilim ancak gene de folk yerine daha iyi bir kelime bulunamaz mıydı diye düşünüp duruyorum. İnternette "folk siyaseti"ni arayınca, Şerif Mardin'in "folk İslâm" diye bir kavram kullandığını gördüm. Demek ki benim bir eksikliğim, "folk sol", "folk siyaset" kavramlarını bilmemem.
Bu uzun ve muhtemelen gereksiz paragrafın ardından, kitabın çevirisini yapan Ahmet A. Sabancı'nın blog sayfasına bir bağlantı eklememek yanlış olurdu. Ellerine ve emeğine sağlık Ahmet Hocam. Sayende böylesi önemli bir çalışmadan haberdar oldum.
Yazımın başındaki sorular, gelecek robotların mı olacak, öyle olacaksa insanlar ne yapacak, sizlerin de kafanızı meşgul ediyorsa Geleceği İcat Etmek adlı çalışmayı mutlaka edinip okumalısınız. Aslında kitap ve kitabın temel dertleri üzerine belki ayrı bir yazı da hazırlamam gerekiyor. Benim de uzunca bir süredir fark ettiğim ve kendimce çözümler üretmeye çalıştığım konular hakkında, çoğunlukla katıldığım, tespitler var eserde. Neden Biz Kazanamıyoruz, Günümüz Solunun Eleştirisi başlıklı bölümde, mevcut mücadele biçimlerini gerçekçi bir perspektif ile ele alıyor. Gelecek çalışmıyor bölümündeki yazıların başlıkları bile, kitabın önemini ortaya koyuyor:
- Tam Otomasyon
- Pazartesilerden Değil, İşinden Nefret Ediyorsun
- Maaş Yetmiyor
- Tembellik Hakkı
- Özgürlük Alanı
Peki siz??
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.