Dalgaların sesini dinlemeyi seviyorum. Huzur veriyor. Kimi arkadaşlarım denize girip, suların içinde oynuyor. Bense denizi seyretmeyi, dalgaları dinlemeyi tercih ediyorum. Havalar soğumaya başladı. Kalabalık azaldı. Çocuk parkında yaramazların cıvıltıları yok artık. Salıncağın gölgesinde pinekleyen bir kaç arkadaş var parkta canlı namına. Sabah, daha güneş doğmadan gelip oltasını sandalyeye sabitleyen adam da olmasa, sahile de gelen yok. Kasabanın bu halini seviyorum. Tüm kasabanın tek sahibi bizmişiz gibi geliyor. Yemek bulduğumuz sürece değmeyin keyfimize. Adam bugün balık tutabilecek mi acaba?
@Wonderland Eurasia / ANKARA |
Biz, bugüne kadar okuyup çok sevdiğim bir çok kitabın ilham aldığı bir kitapmış. Zamyatin, 1884 doğumlu, mühendislik eğitimi almış Rus yazar. Biz adlı kitabı Rusya'da yasaklanınca Rusya dışına çıkartılıp İngilizce'ye çevrilip yayınlanmış ardından İngilizce'sinden tekrar Rusça'ya çevirisi yayınlanmış. Ülkemizdeki çevirileri, çoğunlukla bu Rusça-İngilizce çevirisinden yapılmış. Yakın dönemde İthâki yayınları, Biz'in Rusça orijinal baskısından yapılan çevirisi ile okurları buluşturdu. Çeviriler arasında ne kadar fark var bilemiyorum. Ancak, orijinalden çevirinin, çeviriler sırasında yaşanılan anlam kaymalarını en aza indireceği muhakkak.
Bu uzun ve muhtemelen gereksiz girişin ardından gelelim Biz'e. Öncelikle, yazının başındaki cümlemi açarak başlayayım: Ursula K. Le Guin'in Mülksüzler, George Orwell'in 1984 adlı eserlerinde Biz'in izleri görülüyor. Zaten her iki yazar da Zamyatin'in eserinin gücüne dair tespitlerde bulunmuşlar. Biz ile ilgili yazacak çok şey var aklımda. Alıntılanacak çok satır da var, bu kısa romanda. Ancak, bunları yapmak yerine bir kaç tespitte bulunup, sözü Medium adlı internet sitesinde Yavuz ALTUN'un yazısına bağlantı vererek bitireceğim. Altun'un özenle hazırlanmış yazısını, Biz'i okuduktan sonra okumanızı önemle hatırlatırım. Zira, kitap ile ilgili bir çok bilgi içeriyor.
Zamyatin'in gemi mühendisliği eğitimi almış olması romanın içeriğini fazlasıyla etkilemiş bence. "Karekök -1", matematikte sanal sayılar konusunu bilmeyen birisi için anlam ifade etmez meselâ. Aynı şekilde sayıların sayısının sonsuz olduğu bir dünyada, en son sayının kaç olduğu sorusunun anlamsızlığı, mühendis olmayan için, ilk bakışta anlaşılmaz gelebilir. Daha önce okuduğum Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanı için de aynı şeyi düşünmüştüm: mühendislik eğitimi almış birisinin yazdığı belli.
Son olarak, yakın zamanda okuduğum romanları keşfetmemi sağlayan arkadaşlarıma da buradan bir teşekkür etmek istiyorum. İnsanın böyle arkadaşları olması büyük zenginlik...
Yavuz ALTUN'un Medium sitesindeki yazısı:
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.