Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Ankara sokakları ile ilgili yazayım istiyordum, uzunca zamandır. Kısmet bugüneymiş. Bir dizi yazı olsun niyetindeyim, bakalım, ne zaman ikincisi gelir bilemiyorum. Hazır vakit ve enerji bulmuşken, dizinin ilk yazısına başlıyorum:
Atakule civarında, Yukarı Ayrancı'daki sokak isimlerini aşağıda sıraladım:
- Abidin Daver (1886 - 1954)
- Ahmet Rasim (1864 - 1932)
- Ahmet Mithad Efendi (1844 - 1912)
- Sedat Semavi (1896 - 1953)
- Mahmut Yesari (1895 - 1945)
- Cemal Nadir (1902 - 1947)
- Ebu Ziya Tevfik (1849 - 1912)
- Yunus Nadi (1879 - 1945)
- Süleyman Nazif (1870 - 1927)
- Halide Nusret Zorlutuna (1901 - 1984)
- Halit Ziya (1866 - 1945)
- Hüseyin Rahmi (1864 - 1944)
- Prof. Dr. Aziz Sancar [eski adı Abdullah Cevdet (1869 - 1932)]
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.