Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Yaklaşık 25 senedir, çalışma hayatının içerisindeyim. Bu süreçte epey değişiklikler gördüm. Çok daha radikal bir takım değişikliklerin de yaşanacağını düşünüyorum. Bu yazımda, bu değişikliklerin neler olabileceğine dair öngörülerimi paylaşmak istedim. Maddeler halinde sıralayacağım:
- Üniversite mezunu olmanın getirdiği avantajlar kayboldu ya da kaybolmak üzere. Artık o kadar çok üniversite ve o kadar çok üniversite mezunu var ki, üniversite mezunuyum demek, bugün için okuma yazmam var demek kadar doğal ve sıradan.
- Uzaktan çalışma, esnek zamanlı çalışma, proje bazlı çalışma gibi isimler altında süren dağıtık ve atomize iş gücü çalıştırma modeli yaygınlaşacak. Bu model, kapitalizmin sıkıntıya giren sermaye birikim modeline can suyu verse bile sorunu çözmek için yetersiz kalacak.
- Birbirini fiziksel olarak hiç görmemiş ekipler, gelişmiş iletişim olanakları sayesinde, gene fiziksel olarak hiç bulunmadıkları bir ülkedeki X şirketi için hizmet üretecekler. Bu arada son derece sıkı iş yasalarına tabi olarak bir çok yükümlülük altında olan kapitalizmin merkez ülkelerinin şirketleri tüm bu zorlu düzenlemeleri bir TIK ile aşmış olacak.
- Ne kadar şikayet etsek ve eksiklerinden dem vursak bile "sosyal güvenlik sistemi" şemsiyesinin dışına çıkan bu atomize çalışanlar, hizmet ürettiği sürece, görece yüksek bir ücret alacak. Ancak bu ücret için neyin feda edildiği sorusu, ortada kaya gibi duracak.
- Artık ücretli izin, hastalık izni gibi haklarının olmadığını, kıdemi bırakın herhangi bir tazminat hakkının olmadığını, iş için gerekli güncel bilgilere erişmenin tamamen kendi yükümlülükleri arasında olduğu, iş yeri sosyalleşmesi diye bir şeyin ise tanım gereği bulunmadığı, "verimli üretim" denilen süreyi tutturmak için harcamak zorunda olduğu vaktin çok fazla olduğunu anladığında iş işten geçmiş olacak.
- Benzetme ne kadar doğru olur bilemiyorum ancak beyaz yakalıları bekleyen gelecek, evlere gelen gündelikçilerin çalışma düzeni gibi geliyor bana. Piyasada "yeni nesil gündelikçinin" yaptığı işi yapabilen çok sayıda insan olduğu sürece devam edebilecektir bu yeni düzen.
- Kapitalizmin çevre ülkelerinin nüfusu düşünüldüğünde, geleceğin bugünden aydınlık olmayacağını düşünüyorum. Elbette insanlık gidişatın vehametini fark edip ortak tavır geliştirmezse...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.