Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Yaklaşık 25 senedir, çalışma hayatının içerisindeyim. Bu süreçte epey değişiklikler gördüm. Çok daha radikal bir takım değişikliklerin de yaşanacağını düşünüyorum. Bu yazımda, bu değişikliklerin neler olabileceğine dair öngörülerimi paylaşmak istedim. Maddeler halinde sıralayacağım:
- Üniversite mezunu olmanın getirdiği avantajlar kayboldu ya da kaybolmak üzere. Artık o kadar çok üniversite ve o kadar çok üniversite mezunu var ki, üniversite mezunuyum demek, bugün için okuma yazmam var demek kadar doğal ve sıradan.
- Uzaktan çalışma, esnek zamanlı çalışma, proje bazlı çalışma gibi isimler altında süren dağıtık ve atomize iş gücü çalıştırma modeli yaygınlaşacak. Bu model, kapitalizmin sıkıntıya giren sermaye birikim modeline can suyu verse bile sorunu çözmek için yetersiz kalacak.
- Birbirini fiziksel olarak hiç görmemiş ekipler, gelişmiş iletişim olanakları sayesinde, gene fiziksel olarak hiç bulunmadıkları bir ülkedeki X şirketi için hizmet üretecekler. Bu arada son derece sıkı iş yasalarına tabi olarak bir çok yükümlülük altında olan kapitalizmin merkez ülkelerinin şirketleri tüm bu zorlu düzenlemeleri bir TIK ile aşmış olacak.
- Ne kadar şikayet etsek ve eksiklerinden dem vursak bile "sosyal güvenlik sistemi" şemsiyesinin dışına çıkan bu atomize çalışanlar, hizmet ürettiği sürece, görece yüksek bir ücret alacak. Ancak bu ücret için neyin feda edildiği sorusu, ortada kaya gibi duracak.
- Artık ücretli izin, hastalık izni gibi haklarının olmadığını, kıdemi bırakın herhangi bir tazminat hakkının olmadığını, iş için gerekli güncel bilgilere erişmenin tamamen kendi yükümlülükleri arasında olduğu, iş yeri sosyalleşmesi diye bir şeyin ise tanım gereği bulunmadığı, "verimli üretim" denilen süreyi tutturmak için harcamak zorunda olduğu vaktin çok fazla olduğunu anladığında iş işten geçmiş olacak.
- Benzetme ne kadar doğru olur bilemiyorum ancak beyaz yakalıları bekleyen gelecek, evlere gelen gündelikçilerin çalışma düzeni gibi geliyor bana. Piyasada "yeni nesil gündelikçinin" yaptığı işi yapabilen çok sayıda insan olduğu sürece devam edebilecektir bu yeni düzen.
- Kapitalizmin çevre ülkelerinin nüfusu düşünüldüğünde, geleceğin bugünden aydınlık olmayacağını düşünüyorum. Elbette insanlık gidişatın vehametini fark edip ortak tavır geliştirmezse...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.