Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
baharın habercileri |
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde televizyon yayınlarına erişimin nasıl olduğu ise, ülkeden ülkeye çok değişiklik göstermektedir . Kimi ülkelerde uydu ve kablo, kimi ülkelerde kablo ve sayısal karasal, kimilerinde ise uydu ve sayısal karasal iki yöntem olarak ağırlık kazanmaktadır. Burada dikkat çekilmesi gereken, hiçbir ülkede tek yöntemin ağırlıklı olarak varolduğu bir model tercih edilmediğidir.
Sadece uydu şebekesine, bu kadar bağımlı olmanın doğurabileceği sakıncaların başında elbette yayın güvenliği gelmektedir. Yayınların verici istasyonlarına fiber kablolar kullanılarak iletildiği bir sayısal karasal televizyon yayını şebekesi, uydu bağımlılığı sorununu ve yayın güvenliği sorununu çözecektir.
Sayısal karasal televizyon yayınının uzun ve sancılı bir geçmişi var ülkemizde. DVB-T formatı ve MPEG 2 sıkıştırması kullanılarak yapılan ilk planlama, yıllar içerisinde DVB-T2 format ve MPEG 4 sıkıştırmasına, son olarak ise DVB-T2 HEVC haline geldi.
Bu kısaltmalar ne anlama geliyor, bunlardan bize ne diyebilirsiniz. Sizi/bizi ilgilendiren, bugün için, dünyadaki en gelişmiş sayısal karasal televizyon yayını şebekesini kurulabilir ülkemizde.
Bu kısaltmalar ne anlama geliyor, bunlardan bize ne diyebilirsiniz. Sizi/bizi ilgilendiren, bugün için, dünyadaki en gelişmiş sayısal karasal televizyon yayını şebekesini kurulabilir ülkemizde.
Analog karasal yayın, yani ülkemizde hâlen sürdürülmekte olan ve “kılçık anten” olarak adlandırılan çatı antenleri ile izlediğimiz yayınların, sayısallaştırılması olarak özetleyebileceğimiz bu dönüşüm, hem hanelere, yayınlara erişim için alternatif sundu hem de frekans bandının çok daha verimli kullanılmasına yol açtı. Karasal televizyon yayınları Ultra High Frequency (UHF)’nin 470 - 960 MHz bandını kullanıyor. Bu bant, mobil iletişim için de uygun olduğu için, analog yayınların sayısallaştırılarak, bandın üst bölümünden itibaren boşaltılması ve mobil iletişimcilere tahsisi, 2010’lu senelerin çok konuşulan konularından birisiydi. UHF bandının, öncelikle 800 MHz üzeri bandı, ardından 700 – 800 MHz arası mobil iletişim sektörüne bırakıldı. Avrupa’da sayısallaşma ile sağlanan UHF bandındaki kapasite, ülkemizde analog yayınların kapanması ile sağlandı.
Frekans bandının nasıl kullanılacağına karar verilen Dünya Radyoiletişim Konferansı’nın (World Radiocommunication Conference: WRC) 2015 yılında toplantısında alınan karar göre WRC 2023'te 470 - 960 MHz bandının tümünün kaderi yeniden belirlenecek . Avrupa ülkeleri açısından, 2015 senesinde kurulumu tamamlanmış olan sayısal karasal şebekenin ekonomik kullanımı gerçekleşmiş olacak .
2018 yılının son günlerinde Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanan yönetmelik ile DVB-T2, sayısal radyo ve FM frekansları için ihale düzenleneceği açıklandı. Yayınlana yönetmeliğin tam adı: Karasal Yayın Lisansı ve Sıralama İhalesi Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik. Yönetmelik metnine RTÜK web sayfasındaki bağlantıdan erişebilirsiniz. Yönetmeliğe göre lisanslar 10 yıl süreliğine verilecek. İhale ilanı tarihi ile ihale tarihi arasında enaz 70 gün olması, gene yönetmeliğin koşulları arasında yer alıyor. Bu yazının hazırlandığı Şubat 2019 sonu itibariyle henüz ihale ilanı yapılmadığı düşünüldüğünde, kulelerin inşa edilmesi ve şebekenin oluşturulması gibi işlerin tamamlanmasının, en iyimser tahmin ile 2020 ortalarını bulacağını varsayabiliriz. Bu durumda, 2023 yılında düzenlenecek WRC’de, frekans spektrumunun ne şekilde değerlendirileceğini bekleyip ona göre hareket etmek daha doğru olabilir.
Peki, bu durumda ne yapmalı?
Öncelikle konuyu, sektörün tüm temsilcileri, yani tüketici birlikleri, yayın kuruluşları, düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar, cihaz üreticileri, üniversiteler ve meslek odalarının temsilcilerinin katılacağı bir forum/panelde değerlendirmek gerekiyor. Sayısal karasal televizyon yayıncılığı için DVB-T2 dışında seçenekler geliştirilebilir gibi görünüyor. Bugün için yayınlanmış standartları arasında yer almasa bile 5G, sayısal karasal televizyon yayıncılığı için uygun bir alternatif sunabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.