Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
İş Bankası Kültür Yayınları'nca basılan, yakın tarihimize dair bir çok eser okudum. Özel ve Çakan Hacıibrahimoğlu'nun çalışması, türü bakımından en sıradışı olanlarından. Anı kitapları, anı sahibinin olayların üzerinden bir süre geçtikten sonra kaleme aldığı metinler. İncelemeler ise olayların tümü yaşandıktan sonra, deyim yerindeyse filmin sonunu gördükten sonra, yaşanılanlar üzerine yapılan araştırmalara dayanıyor. Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar ise yirminci yüzyılın başında, gazetelere verilmiş söyleşilerden oluşuyor. Dönemin kimi ayrıntıları tarih derslerinde anlatılmıyor ne yazık ki. Örneğin 23 Nisan 1920'de Ankara'da Millet Meclisi kurulduğunda, Mustafa Kemal Paşa, son Osmanlı Meclisi'nin Erzurum mebusu. Gerçi Meclis, İngiliz baskını sonrası 18 Mart 1920'de tatile girme kararı almış ve M.Kemal, Erzurum'u temsilen seçildiği bu son meclise hiç katılamamış. Başka örnekler de verebilirim, tarih derslerinde bizlere anlatılmayanlara dair. Kitap, çok bildiğimizi düşündüğümüz oysa son derece az bildiğimiz bir döneme dair ipuçları ile dolu.
414 sayfa boyunca hanedan üyelerinden ilk meclisin vekillerine, Enver Paşa'dan Venizelos'a, Ali Fethi Okyar'dan Ali Rıza Bey'e Halide Edip Adıvar'a, dönemin olaylarına ışık tutacak bir çok kişiyle yapılmış gazete söyleşileri yer alıyor.
Beni en çok etkileyen söyleşi ise Numan Usta ile yapılanı. Numan Usta, Osmanlı Meclisi Mebusan'ının son seçimlerinde Aralık 1919'da Zeytinburnu fabrikası ustabaşılarından birisi iken İstanbul mebusu seçilmiş. O dönemlerde iki turlu olarak yapılıyormuş seçimler. Mebuslar, ikinci seçmenler tarafından seçiliyormuş. Buraya kadar bir sorun yok gibi görünebilir, sonuçta ustabaşı birisi aday olmuş ve kendisini iyi ifade ettiği için ikinci seçmenler onu tercih etmiş diye düşünebilirsiniz. Ancak iş biraz değişik. Öncelikle Numan Efendi sosyalist. Daha ilginç olan ise Numan Efendi'nin seçilmesi üzerine Türkiye Sosyalist Fırkası Merkez Heyeti olağanüstü toplanarak bir bildiri yayınlamış. 176 ve 177. sayfalarda tam metnini okuyabileceğiniz bu bildiride özetle, Numan Efendi ne bizim ne de Sosyal Demokrat Fırkası'nın adayıydı. Nasıl seçildiği anlaşılamadı, gerçekten sosyalist ise istifa etmesi gerekir demiş. Tarihe bugünden bakınca, Abdülmecit Numan Efendi'nin (Numan Usta) İttihat ve Terakki desteğiyle seçildiğini öğreniyoruz. Kitapta Numan Usta ile yapılan söyleşiler de var. İngilizler'in Meclis baskını sonrası Malta'ya sürgün ettiği mebuslardan olan Numan Usta, Ankara'daki meclise katıldıktan sonra Celal Nuri Bey ile yapılan söyleşi 183-185. sayfalar arasında okuyabilirsiniz. 185. sayfada Celal Nuri Bey'in Numan Usta'nın evindeki kitapları şöyle anlatmış:
Evi gezdikten sonra yine Numan Usta'nın çalışma odasında gittik. Kütüphanede birkaç yüz cilt eser görülüyor. Biraz yaklaşıp bu eserleri inceledim. Bunların hemen dörtte biri Malta'dan geltirilmiş. Karl Marx, Engels, Bebel, Jaures, Kropotkin, Bakunin, Ulyanov (Lenin), Alizeraklu, Ricardo, Smith, Wells ve diğerleri.
Kitabı okuduğunuzda, muhtemelen sizler de, keşke şu isimle de yapılmış söyleşileri koysalarmış çalışmaya diye düşüneceksiniz. Ancak her çalışma gibi bunun da bir sınırının olması gerekiyor. Çok yararlandığım bu kitap için iki yazara da sonsuz teşekkürler.
Bu arada merak edenler için hem Sabahattin Özel hem de Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu hocalarımız tarih alanında profesör ünvanına sahip bilim insanları.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.