Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seven birisiyim. 20 seneden uzun süredir çalıştığım yayıncılık dünyasının video (görüntü) tarafında bir çok yeniliğe tanıklık ettim. Standart tanımlamalı (SD) yayınlardan yüksek tanımlamalı (HD) ve son olarak ultra yüksek tanımlamalı (UHD-4K) görüntüler ilk akla gelenler. Ses ise temelde fazla değişmedi. Mono - stereo, ben sektöre girmeden var olan teknolojik yenilik. Sıkıştırma teknikleri gelişse de sesin ele alınışına farklı bir yaklaşım, 5+1 - 7+ 1, 10+1 - 22+2'leri saymazsak, yaşanmadı denilebilir. İşte bu durum Next Generation Audio ile birlikte değişecek gibi görünüyor.
Next Generation Audio (NGA) nedir?
Kısaca tanımlamak gerekirse NGA öncesi dünyada sesin son hali, yapım esnasında, yapımcı tarafından veriliyor. Farklı kaynaklardan gelen sesler, bir ses karıştırıcısından (audio mixer) geçirilerek tek ses (peki stereo için sağ ve sol sesler, 5+1 - 7+1, vb için farklı hoparlörden farklı sesler) halinde yayınlanıyordu. Alıcı tarafta izleyicinin yapabildiği tek şey sesi oluşturan frekanslarla oynamak (bas-tiz vb) ve seviyesini ayarlamaktan (sesi yükselt-düşür) ibaretti.
NGA dünyasında neler olabileceğini bir futbol maçı yayını üzerinden açıklamaya çalışayım:
Maç yayınında üç önemli ses kaynağı vardır:
- Spiker
- Yorumcu
- Tribün
NGA öncesi, bugünkü dünyada evimize bu 3 sesin karışımı ulaşıyor. NGA ile isteyen spiker ve yorumcu sesini kısarken tribün (efekt) sesini yükseltebilecek. Yani bir yerde her 3 kaynak ayrı ayrı evimize ulaşırken elimizdeki akıllı kumanda ile, her birimiz ses masasındaki teknisyen olabileceğiz. Bu, elbette senaryolardan sadece bir tanesi. Ses kaynağını bir nesne olarak tanımlayıp, alıcıya ses-görüntü ile birlikte bu nesnelerle ilgili bilgileri de gönderdikten ve bunu önceden tanımlanmış standartlar çerçevesinde yaptıktan sonra ne tür uygulamaların geliştirilebileceği biraz yapımcının hayal gücüne kalmış oluyor. Özellikle sanal gerçeklik ya da arttırılmış gerçeklik uygulamalarında NGA, çok daha gerçekçi deneyimler yaşamamızı sağlayacak.
Aslında, farkında olmasak da, sinemalarda Dolby Atmos, MPEG-H, DTS:X gibi adlara sahip teknolojiler sayesinde NGA güzelliklerini duyuyorduk. Ayrıca oyunlarda ve kimi Blu Ray oynatıcılarda gene NGA kullanımı mevcuttu. Görünen o ki önümüzdeki seneler içerisinde, belki 3-5 yıla kadar, tüketici elektroniği üreticilerinin kullandığı kısaltmalara yenileri eklenecek...
Bu arada yazıda derlediğim bilgiler için büyük oranda EBU'nun NGA konusunda yayınladığı Technology Fact Sheet belgesinden yararlandım:
Ek bilgi edinmek isterseniz Dolby firmasının Atmos ile ilgili yayınladığı White Paper'a bakmanızı öneririm. Sinemada NGA kullanımına yönelik geliştirdikleri teknolojiyi anlatıyor.
Gene, özellikle audio konusunda önemli gelişmelere imza atan bir başka şirket DTS'in DTS-X teknolojisini incelemeyi ihmal etmeyin;
Son bağlantı ise Fraunhofer Enstitüsü'nden. MPEG-H ile ilgili sayfaya mutlaka bakın...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.