Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Kereviz çorbası tarifinden SDI - IP dönüşümüne gecen bir blog daha yoktur sanırım. Kalıcı, sadık okuyucumun olmayışının sebebini de burada aramalı belki :)
Başlığa dönersek, IP, yani internet protokolü, birçok sektorde dönüşüme/değişikliğe yol açtı. Yayıncılığı da etkilemesine şaşırmamak gerek. Aslına bakarsanız IP, yayınların iletiminde ve dağıtımında uzunca bir süredir kullanılıyor. Yeni olan, stüdyo içinde de serial digital interface gibi oturmuş, sorunsuz çalışan, baseband sinyalle mutlu standardın değişikliğe zorlanması...
Neden SDI - IP dönüşümü?
Tek reji ile farklı noktalardan prodüksiyondan standart IT ekipmanı ile yayın yapılabileceğine olan inanca bir çok sebep sıralanabilir. Ancak aslında çağın zorladığı "daha verimli/daha esnek/daha ucuz" dayatması karşısında direnmek kolay değil. SDI, senelerdir denenmiş ekipmanları ve yetişmiş insan gücü ile tahtını uzun süre korumayı başardı. Ancak IP tabanlı tasarımlar giderek bu tahtı devralacağa benziyor.
Neden SDI - IP dönüşümü?
Tek reji ile farklı noktalardan prodüksiyondan standart IT ekipmanı ile yayın yapılabileceğine olan inanca bir çok sebep sıralanabilir. Ancak aslında çağın zorladığı "daha verimli/daha esnek/daha ucuz" dayatması karşısında direnmek kolay değil. SDI, senelerdir denenmiş ekipmanları ve yetişmiş insan gücü ile tahtını uzun süre korumayı başardı. Ancak IP tabanlı tasarımlar giderek bu tahtı devralacağa benziyor.
IP tabanlı stüdyolarda hassas bir tasarım gerekiyor. SDI stüdyo şemasının aynısını IP cihazlar ile tekrarlamak IP'nin getirmesi beklenen esneklik ve dinamikliği getirmeyeceğini elbette. Bu yüzden stüdyo kablo şemasından başlayarak IP mantığına göre tasarım, başarı için şart.
2016 senesinde, henüz ortada standartlar konulmamışken Belçika kamu yayıncısı VRT, Avrupa Yayıncılar Birliği EBU ve sektör ile birlikte bir proje kapsamında IP tabanlı stüdyo kurdu. Bu proje ile ilgili bilgileri internette bulabilirsiniz.
Ne yapmalı?
Ne yapmalı?
IP dönüşümünde en önemli bileşen, bence insan gücü. Hem stüdyonun tasarımında hem işletmesinde hem IT, network bilgisine sahip hem yayıncılık deneyimi olan kişiler gerekiyor. Özellikle ülkemiz gibi yayıncılık sektörü fazla derin olmayan yerlerde bu niteliklere sahip çalışan bulmak zor. Bu yüzden yayıncıların bugünden personelinin IT bilgisini arttıracak kurum içi eğitimlerine başlaması uygun olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.