Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Yakın tarihimize ilgimi artık biliyorsunuz. Özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti dönemini anlayabilmek adına okuyorum sürekli. Bu sayede, araştırmacıları heyecanlandıracak bir kütüphaneye sahip oldum diyebilirim. İleride akademik çalışma yaparsam, bu birikim çok işime yarayacak.
Merakım bu kez beni Nehir Yayınları tarafından 1992 yılında basılan Hatıralarla Yakın Tarih serisinden İttihat ve Terakki'nin Son Yılları adlı esere götürdü. Kitabın yazarı yok, haliyle. Ancak yayına hazırlayan ve sadeleştiren bir isim var: Eşref Yağcıoğlu.
İttihat ve Terakki Cemiyeti, toplam 8 kongre gerçekleştirmiş. Her kongresi, ülkemiz tarihi için son derece önemli sonuçlar içeriyor. Kitapta konu edilen 1916 yılında, yani Birinci Cihân Harbi'nin üçüncü senesinde, düzenlenen yedinci kongresi. Hem Kongre zabıtları hem de Kongre sonrası Tanin gazetesinde çıkan yazılardan derlemeler yer alıyor kitapta.
Yağcıoğlu'nun sunuş yazısı, konuya yabancı olanlar için yetersiz. Belki böylesi bir kitabın başına 20-30 sayfalık, kabaca İttihat ve Terakki'yi anlatan bir bölüm eklemek gerekirdi. Yağcıoğlu, kitabın sonuna ayrıntılı İttihat ve Terakki Kronolojisi eklemiş gerçi. Ancak gene de kitabın başında hem bölgedeki hem ülkedeki gelişmeler ve Cemiyet'in ortaya çıkış süreci anlatılsa iyi olurdu diye düşünüyorum.
1916 yılında Avrupa devletlerinin Osmanlı ile ilişkileri, savaşa sürüklenişimiz ve nedenleri üzerine çok yerinde tespitler yapılmış. Osmanlı Rus harbinde İngilizlerin pozisyonunun seneler içerisinde nasıl ve neden değiştiği oldukça açık bir şekilde anlatılmış. Savaş süresince İstanbul'un yiyecek sorunun çözümü, gene Kongre'de ele alınan konulardan. Beni en çok etkileyen ise Tanzimat devrinde Osmanlı idari yapısında gerçekleştirilen reformların eleştirildiği bölüm oldu. Bugüne dair de çok önemli tespitler içeriyor bu eleştiriler. Keşke ülke ve belediye yönetimlerine talip olan siyasiler de bu tespitleri okusalar.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.