Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Yakın tarihimize dair kitapları okumayı sürdürüyorum. Daha önce bir kaç kez yazdığım gibi, "bildiğim bir noktaysa - bilmediğim çevresi kadar." Okudukça, daha çok okumam gerektiğini görüyorum. Sanırım ömrümün geri kalanını bu 70 seneyi (1876-1946) anlamaya çalışarak geçireceğim :)
Kitabın tam adı biraz daha uzun: "Ermeniler ve İttihat ve Terakki / İşbirliğinden Çatışmaya".
Avagyan, Erivan doğumlu ve Moskova Devlet Üniversitesi'nde "Osmanlı İmparatorluğu ve Kemalist Türkiye'nin Devlet - İktidar Sisteminde Çerkeslerin Rolü" başlıklı doktora tezi sahibi. Bu çalışma Belge yayınlarınca kitap olarak basılmış.
Minassian ise Paris doğumlu. Paris Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde doktora eğitimi yapmış.
Kitap aslında Avagyan tarafından yazılan İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Ermeni Siyasi Partileri Arasındaki İlişkiler başlıklı makale ile Minassian tarafından yazılan Birinci Dünya Savaşı Öncesinde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Ermeni Devrimci Federasyonu Arasındaki İlişkiler başlıklı makaleden oluşuyor.
Yakın tarihimiz okullarda anlatılırken, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin adı neredeyse hiç geçirilmiyor. Oysa Cemiyet, Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet'in ilk 23 senesine (çok partili seçimleri düşünerek ilk 23 diyorum, bu sürenin nereye kadar sürdüğü bambaşka bir araştırma konusu) damgasını vurmuş. İttihat ve Terakki denildiğinde ise akla sadece Enver, Talat ve Cemal Paşalar geliyor. Oysa, İttihat ve Terakki, özellikle kuruluş aşamasında, çok parçalı bir yapı.
Tarih derslerinde bize çok yüzeysel olarak anlatılan bir başka konu ise Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir arada yaşadığımız azınlıklar ile olan ilişkiler. Özellikle İmparatorluğun dağılma sürecinde yaşanılanlar. Kitap, bu konuları merak edenler, farklı bir perspektiften bakmak isteyenlerin ilgisini çekecektir.
Toplam 230 sayfadan oluşan kitabın ilk baskısını 2005 senesinde, Aras Yayıncılık tarafından yapılmış.
Kitap, Sultan Abdülhamit'in iktidarının son döneminde Ermenilerin, Abdülhamit iktidarına karşı meşrutiyet talep eden İttihatçılar ile görüşmelerinden başlıyor. Meşrutiyet'in ilanı, İTC'nin gölge iktidarı, Hürriyet ve İtilaf'ın kurduğu hükumet, ardından Bab-ı Âli baskını ve Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın korumaları ile birlikte öldürülmesi, ardından İTC'nin gerçek iktidarı ve sonra yaşanılanlar... Tüm bunlar olurken Ermeni partilerinin ve örgütlerinin yaşadığı tartışmalar, iktidar ve İTC ile ilişkileri... Tüm bu süreçler, oldukça ayrıntılı ve Ermeni parti ve grupların kongre kararlarının da yer aldığı belgeler eşliğinde anlatılıyor.
Kitap dolu günler diliyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.