Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Kitabın tam adı İnziva Diyalogları Hayat Üzerine Konuşmalar. Nota Bene Yayınları'ndan çıkmış, benim okuduğum 2017 senesinde yapılmış ilk baskısıydı. Nehir söyleşiler, anılar, geçmiş değerlendirmeleri hep ilgimi çekiyor. Beni yakın tanıyanların tespitine göre tarih merakımın arkasında da bu tür kitaplara ilgimin arkasında da "dedikodu sever" olmam yatıyor. Dedikodu sevmez biri olarak, bu tespite katılmıyorum elbette :)
İnziva Diyalogları, üzerime karabasan gibi çöken bir kitap. Tanıtım notlarına böyle bir paragrafla başlamak, bu yükü hafifleştirme çabası aslında. Cengiz Türedi ve Naim Kandemir, 78 kuşağından iki Mülkiyeli. Türedi, 3. sınıftayken akıl sağlığını yitirip tamamlayamamış üniversite eğitimini. Yıllar boyu, kitaptan okuduğuma göre hâlen, süren tedavilerle sağlığına kavuşmuş. Kandemir, Türedi'nin okuldan arkadaşı ve yoldaşı. İkilinin yaptığı telefon konuşmalarının deşifresinden oluşuyor kitap.
İki önsöz var, yazarların önsözlerinden başka. Biri Dr. Sezai Berber'in, ki kendisi psikiyatri uzmanı. Diğeri Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse'den, ki Hocamız A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden, yani Mekteb-i Mülkiye'den.
Peki bu kitap neden karabasan gibi çöktü üzerime?
Hâyâl meyâl hatırladığım seneleri getirdi gözümün önüne. 1980 öncesini hatırlıyorum, daha doğrusu zihnime kazınmış kimi hikâyeler var gözümün önünden gitmeyen. Kurtarılmış mahalleler, her köşe başından gelebilen kurşunlar, yakılan dükkanlar, sokaktan gelen slogan sesleri ve ardından gelen büyük sessizlik...
O günlerin sonucunda, tüm hayatının akışı değişmiş birisinin, Türedi'nin, bugün yaptığı tespitler çok etkileyici...
Kandemir ve Türedi, solu da solcuyu da konuşmuş. Tespitleri, dediğim gibi çarpıcı.
Senenin son kitabı, böylesi etkileyici bir kitap olsun. 2019, daha huzurlu, daha sağlıklı geçsin...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.