İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
Beni yakın tanıyanlar, geçici bir heves olduğunu düşünüyor. Büyük konuşmayı sevmem, bu yüzden haklılar mı zaman gösterecek demekle yetiniyorum. Vegan olarak ilk 45 gün, özlediğim bir lezzet yok. Öncelikle onu yazayım istedim. Mumbar dolmadan, kuzu şişe etin her türlüsünü yiyen birisi olarak, bir günde uygulamaya geçirdiğim kararım sonrası 4 Eylül 2018'den bu yana veganım.
Dışarıda yiyecek bulmak, kimi durumlarda zor oluyor. Özellikle vejeteryan ile vegan karıştırılıyor. Vegan için neler var diye sorduğumda kaşarlı tost / peynirli pide önerileri sıklıkla karşıma çıkıyor. En kolayı esnaf lokantaları. Mutlaka süzme mercimek oluyor, yanında da kuru bakliyat: nohut, fasûlye.
Hamur işlerini pek yapmazdım eskiden. Şimdi mayalı hamurlu yiyecekler hazırlıyorum. Mayalı hamuru yoğurmak terapi gibi. Çocukların sıkmalı oyuncakları var ama onlara da daha fazla keyif veriyor hamur ile uğraşmak. Bir arkadaş ekşi mayanın da marketlerde satıldığını söyledi ve muhtemelen önümüzdeki günlerde blogda göreceğiniz ekşi mayalı ekmek tariflerinin yolunu açtı.
Kilo, hayatımın hiçbir döneminde büyük sorun haline gelmedi. 10 kg civarında gidip geldim. Bundan 20 sene önce ile bugün arasında 10 kg var, ancak, uzun seneler bulunduğum kilonun 5 kg üzerindeyim an itibariyle. Bu durum, tehlike çanlarının çalması için yeterli. Neyse ki yakında, gene blogda bahsedeceğim, bir kitap eşliğinde beslenme düzenimi yeni tercihim doğrultusunda şekillendireceğim inşallah.
Bu vegan etiketli yazılar, bir yerde, hayata dair etiketini de hakediyor sanki. En azından bu yazı öyle oldu.
Hayat, zaman, bizim etrafımızda akıp geçtiğini sanıyoruz çoğu kez. Oysa, biz yokken de dünya dönüyordu, biz bu fani dünyadan göçtükten sonra da devam edecek dönmeye. Bu yüzden, kendimizi dev aynasında görmeye de gerek yok, kıymetimizi düşürmeye çalışanlara kulak asmaya da. İyi insan, düzgün insan, güvenilir insan, doğru sözlü insan... Kısacası "insan" olmaya çabalamak lazım. İster vegan olarak, ister olmayarak...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.