Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın eserinden ödünç aldım başlığı. Son günlerde daha sıkça duyduğum bir soruya yanıt vermek adına yazdığım bu yazıya, daha uygun bir başlık düşünemedim. Soru şu: Sabahın 4'ünde nasıl uyanık oluyorsun?
Aslında çok kısa bir yanıtı var, ancak bu bir blog yazısı olduğuna göre biraz uzatmam gerek. Sabırsız okuyucular için kısa yanıtı baştan yazayım: Erken uyuyorum. Uzun yazı sevenler için devam edeyim...
24 saatlik döngüde önemli bir bölüm, bizlerin kontrolünde olmayan saatlerden oluşuyor. Uyku ve çalışma, "kontrolün bizde olmadığı" saatler. 6 saatlik gece uykusunun yeterli olduğunu düşünenlerdenim. Evden çıkış ile eve dönüş arasında geçen süre, benim için 12 saat civarında. Bu durumda 12 + 6 = 18 saat kontrol dışı zaman. Geriye kalan süre 24 - 18 = 6 saat.
Her ne yapacaksak bu 6 saat içerisinde olmalı. Çocuklarla ilgilenmek, akşam yemeği, ortalığın toplanması gibi işler babalık rutinleri. Kişisel temizlik, ve bakım, hobiler de gene 6 saat içerisine sığmalı. Sabahın 4'ünde uyanmak, bu 6 saatin en verimli kullanımını sağlamak adına bulduğum bir yöntem.
Her ne yapacaksak bu 6 saat içerisinde olmalı. Çocuklarla ilgilenmek, akşam yemeği, ortalığın toplanması gibi işler babalık rutinleri. Kişisel temizlik, ve bakım, hobiler de gene 6 saat içerisine sığmalı. Sabahın 4'ünde uyanmak, bu 6 saatin en verimli kullanımını sağlamak adına bulduğum bir yöntem.
Akşam evdeki düzenin sağlanıp, çocukların uyuması 21'i buluyor. Benim 6 saatimin 2 saati geçmiş oluyor. Kalan 4 saatimi 21 ve sonrasında kullanırsam, tüm günün yorgunluğu ve televizyonun cazibesi birleşip uyuşukluğun huzuru ile sızıyorum. Oysa, 22 gibi uyuduğumda, ki 4 - 1 = 3 saat kalıyor halen bana, sabah 04'te, herkes uyurken ve televizyonda izlenecek hiçbir şey yokken kitaplara, bloglara ve daha bir çok hobime vakit ayırabiliyorum. Elbette sabahları bir saat gene evdeki düzen, okula hazırlık ile geçiyor. Ama akşam 1 sabah 2, günde 3 tam saat bana kalıyor :)
Arada bu düzenin aksadığı oluyor elbette. Arkadaş buluşmaları, geç biten etkinlikler... Ancak, günlük rutin böyle olunca, herkes çok daha mutlu ve huzurlu.
Yapmam gereken sporu, öğlen yemeği arasına sıkıştırıp, öğlen yemeğini de ortadan kaldırınca herşey tamam oldu. Alışınca, insan yemek aramıyor zaten. Sabah sıkı bir vegan kahvaltısı, arada iki meyve...
Neyse, umarım sizler de kendinize ayıracak vakitler bulabiliyorsunuzdur. Hayat, ne zaman biteceği belli olmayan bir macera. Başkaları için yaşamak takdire şayan bir davranış olsa bile, başkalarına mutluluk vermek için kendinizin de mutlu olması gerekiyor.
Yapmam gereken sporu, öğlen yemeği arasına sıkıştırıp, öğlen yemeğini de ortadan kaldırınca herşey tamam oldu. Alışınca, insan yemek aramıyor zaten. Sabah sıkı bir vegan kahvaltısı, arada iki meyve...
Neyse, umarım sizler de kendinize ayıracak vakitler bulabiliyorsunuzdur. Hayat, ne zaman biteceği belli olmayan bir macera. Başkaları için yaşamak takdire şayan bir davranış olsa bile, başkalarına mutluluk vermek için kendinizin de mutlu olması gerekiyor.
saatleri ayarlamak zor bir enstitü :)
YanıtlaSil