Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Yakın zamanda çok sayıda çalışma arkadaşım "emekli" oldu. Ömür yeterse her çalışanın bir gün yaşamayı beklediği, o "büyülü günler" geldi arkadaşlar için. Peki bu "büyülü günler" gerçekten büyülü mü? Daha doğrusu herkes için aynı mı yaşanıyor bu günler?
Bu satırları okuyan arkadaşlar kendilerini yazdığımı düşünüp, dava açmaya kalkmasınlar :) Sadece gözlemlerden oluşuyor yazdıklarım, gerçek hayattaki kişilerle benzerlikler sadece tesadüf eseridir.
Benim gözlemlerime göre emeklilik hayatının nasıl geçeceği, aslında çalışırken nasıl yaşadığınız ile ilgili. Eğer çalışırken işi hayatınızın merkezine koyduysanız, emeklilik günlerinde de hayatın merkezine koymaya devam ediyorsunuz. Bu durumda ya yeni bir iş bulacaksınız, ki bu kriz ortamında pek kolay değil, ya da bir "yer" bulup, sabahtan o "yer"e gideceksiniz. Bu "yer" meslek odası olabilir, sendika olabilir, dernek olabilir, eski iş yeri olabilir, kahvehane olabilir... Yani bir "yer" bulup, mesaiye gider gibi düzenli oraya gitmek gerekiyor.
Çalışırken işi bir araç olarak görenler, emeklilikte çok rahat ediyor. Mecburiyetten yaptıkları ve zamanınızı kiraladığınız o "işten kurtulunca", artık 24 saatlerini sadece istedikleri şeylerle ilgilenerek geçirebiliyor. Doğa yürüyüşleri için haftasonunu beklemek zorunda değiller, ya da sabaha kadar dizi izleyebilirler...
Geç çocuk sahibi olanların işi biraz zor oluyor. Eğer 30 yaş öncesi çocuk sahibi olmadıysanız, bu durumda çocuğun okulları bitirme zamanı ile sizin emeklilik günleri çakışmıyor. Hal böyle olunca, istemeden olunan emeklilik, ailenin mali düzenini sarsabiliyor. Bu durumda, önceden tedbir almak -nasıl olacağını sormayın, bilmiyorum- gerekli.
Emeklilik, hayatın bir dönemi ve daha önceki yazımda da belirttiğim gibi, nasıl geçireceğiniz size bağlı. Alakart menülü yerde yemek seçmek gibi, fiks menüye alışık olanların bocalaması normal, ama bir yerde bu düzene alışmalısınız...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMalatya Malatya bulunmaz eşin :)
YanıtlaSilSaygılar bizden. Yorum ve ziyaret için teşekkürler.
Her zaman beklerim..