Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Bu bir tweet olsaydı eğer başlık yeterli olurdu: Vegan Olmaya karar verdim NOKTA.
Ancak madem tweet değil blog yazısı o zaman biraz ayrıntı vermek gerekiyor.
Öncelikle baştan söyleyeyim kararımın gerekçesi sağlık zorunluluğu değil. Hayvansal ürünler tüketmemin önünde sağlık yönünden bir engel yok.
Bu kararı vermem kolay olmadı. Kokoreçten, kelle paçaya, ciğer tavadan mumbar dolmasına, kıymalı pideden, kuzu inciğe veda etmem gereken çok şey olduğunu biliyorum. Liste bununla da sınırlı değil. Ezinelerden tulumlara uzadıkça uzayan bir liste daha var.
Peki nereden çıktı bu veganlık.
Bu sabah, geçici misafirimiz Çilek Hanım bahçede ağaçtan ağaca hoplayıp zıplıyordu. Tahminen bir kaç aylık olan bu bızdık kediciği koyun olduğunu düşünürsem, dün yediğim kuzu şiş, bu yavrucağın bacağı olabilir mesela.
Fikrin kendisi dehşet verici elbette. Ancak veganlık kararımı vermeme bu yol açmadı.
Bir belgesel izledim geçenlerde. Netflix'te vardı ama muhtemelen farklı platformlarda da bulunabilir belgesel. Hayvansal ürünlerin üretimi için harcanan doğal kaynakların gezegenimiz için tehdit oluşturduğunu anlatıyordu belgesel. Suların kirlenmesinden, hayvansal atıkların dengeyi bozmasına, hayvanları beslemek için üretilen tarımsal ürünlerin etkilerine... Sürdürülemez bir noktaya doğru gittiğini söylüyordu belgesel.
Ama vegan olma kararı vermeme bu belgesel de yol açmadı.
Kararımı yukarıda yazdığım ve ilerleyen zaman içerisinde daha da fazlasını yazacağım şeylerin tümü oluşturdu. Tek bir sebebe bağlanamayacak bir karar. Gelişim çağını geçeli çok oluyor. Bu yüzden hayvansal proteinlerin alternatiflerini bulmamın zor olmayacağını düşünüyorum.
Bu süreçle ilgili yazılarımı VEGAN etiketiyle işaretliyorum.
Kararın . . Hayırlı olsun Özgür. Ben bu yaşında aldığın bu kararı; devrimci, yenilikçi bir karar olarak görüyorum. Çoğunluğun muhabbetini yaptığı daha iyi bir geleceğin.. sen icraatini yapmışsın.
YanıtlaSilGelip.. geçmekte olduğumuz bu gezegendeki 8 sn. lik (çoğumuza göre 80 yıllık) ömrümüzde ille de hayvanları acıyla öldürüp beslenmenin fazla bir manasının olduğunu düşünmüyorum.
Hayvansal gıdaları tüketerek beslenmenin bi yararının olmadığı; günümüz dünyasındaki insanımsıların geldiği son durum da, bilimsel olarak ispatlıyor zaaten !