Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
İlk tepkiler tam beklediğim gibiydi:
- Aç mı kalacaksın?
- Sadece et mi yemiyorsun?
- Yoğurt ve peynirden nasıl vazgeçeceksin?
- Evde neyse de dışarıda kesin aç kalırsın.
- Çok pahalıya mâlolur sana.
- Yere düşen meyvaları mı yiyorsun.
Aslına bakarsanız son soru dışındakilerin hepsine hazırlıklıydım. Son soruyu ise anlayamadım. Geçenlerde havaalanına giderken şoför arkadaş da aynı şeyi sorunca dayanamayıp ben sordum bu kez, bunu da nereden çıkardın diye. Oysa güncel dizilerin birindeki karakterlerden birinin tavrıymış.
Hep merak edilenleri yanıtlayarak başlayayım o zaman. Ne yemiyorum:
- Hayvansal kaynaklı hiçbir gıdayı yemiyorum. Buna hayvanların kendisi dahil. Yani et, tavuk, balık (balık nedense hep soruluyor ayrıca), midye, ahtapot, yumurta, süt ve süt ürünleri, yoğurt, ayran, kefir, peynirler, bunları içeren yiyecekler -dondurma, kek, börek gibi-, son olarak bal ve ürünleri.
Peki ne yiyorum:
- Bakliyat, ekmek, sebze ve meyve, humus, mantar, zeytin ve zeytin yağı, pirinç - bulgur, avakado ve hindistan cevizi yağı, kuru yemişler, bir de Mado'da bulduğum vegan dondurma :)
B12 meselesi, konuyu araştırmış herkesin önemsediği bir şey. Ben de kendimce okudum ve B12 desteği almam gerektiğine inanarak eczaneden takviye hapı aldım. Piyasada B12 içeren takviyeler var ama fiyatları günlük 1 TL'yi geçiyor. Benim aldığım ise 30 adeti 13 TL, yani diğerlerinin 1/3'ü kadar. Zaten hijyene çok takılmaz ve biraz toprakla uğraşabilirseniz bu B12 sorunu doğal yolla da hallolabilir, gene de riske atılmayacak kadar önemli anladığım kadarıyla.
başıma taş mı düştü?
Hem evet hem hayır. Taş, fiziksel olarak düşmedi çok şükür ama hep içimde taşıdığım o eksiklik hissini duymuyorum 2 haftadır. Hep savunduğum değerler ile yaptıklarım arasında uyum olsun istemişimdir. Sol değerleri savunup şirket sahibi olup işçilere olabildiğince az ücret vermeye çabalamak meselâ, bence ciddi tutarsızlık. Hayvanları sevdiğini söyleyip, kuzularla oynadıktan sonra kasaptan "süt kuzusu mu" diye sormak da aynı derecede tutarsızlık. Süt kuzusu dediğiniz, henüz annesinden süt emmeğe devam eden körpecik bir hayvan aslında.
Bundan sonrası daha zorlaşacak. Mesele sadece yemek ile kalmıyor. Yavaş yavaş ayakkabıdan çantaya, kemerden cüzdana deriden imal eşyalardan vazgeçmek gerekiyor. İşin o boyutuna henüz vaktim var. Şimdilik yeni aldıklarımda dikkat etmekle yetiniyorum. Mevcutları eskidikçe yenileyeceğim. Kolay kolay eskimedikleri için epey vakit alacak.
Bence siz de deneyin, vücudunuzda ve ruhunuzda hissettiğiniz arınma duygusu için bile denemeye değer. Bir kez deneyince bırakamayacaksınız zaten.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.