Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Yayıncılık sektörü, sunduğu hizmet bakımından, herkesi ilgilendiren bir sektör. Teknolojideki gelişmeler, her sektörde olduğu gibi, yayıncılık sektöründe de radikal değişikliklere yol açtı ve daha radikallerine yol açacak muhtemelen. İşte bu hızlı değişim ve dönüşüm süreci, düzenleyici / denetleyici kurulların işini bir hayli zorlaştırıyor.
Malûmunuz olduğu üzre ülkemizde radyo ve televizyon hizmetlerine dair düzenleme ve denetleme yapma yetkisi 6112 sayılı kanun ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na verilmiş durumda. Kısa adı RTÜK olan kuruluş, hem radyo - televizyon hizmeti sunan "medya hizmet sağlayıcı" şirketlerin yetkilendirmeleriyle hem de yapılan yayınların içeriklerinin kanun ve yönetmelikler çerçevesine uygunluğunun denetlenmesiyle ilgileniyor. Bu iki görevin ilki düzenleme ikincisi ise denetleme faaliyeti altında değerlendiriliyor.
Eski dünya, yani geniş bant internetin yaygınlaşmadığı ve radyo TV yayınlarının dağıtımının internet üzerinden yapıl(a)madığı dünya, düzenleme ve denetleme açısından dikensiz gül bahçesiydi. Karasal, uydu ve kablo, dağıtım kanallarıydı ve her birinde ülkeye özel kısıtlar koymak olanaklıydı. Özellikle karasal ve kablo dağıtım kanallarının kontrolü, dağıtımın ülke içerisindeki teçhizat ile yapılması nedeniyle, son derece kolaydı. Uydu üzerinden iletilen yayınların düzenleme ve denetlemesi ise, yayınların büyük çoğunluğunun Türksat adlı kamu şirketi üzerinden yapılıyor olması nedeniyle, eş güdüm içerisinde sağlanabiliyordu.
İnternetin, özellikle geniş bant internet erişiminin, yaygınlaşması bu dikensiz gül bahçesinin tarumar olmasına yol açtı. Mesele sadece denetimsiz içeriklerin yaygınlaşması değil elbette, lisans ücreti, vergi gibi, yerli alternatiflerinin ödediği kalemlerden muaf uluslararası oyuncular, piyasaya girmeye başladı. Bugün için payTV pazarında büyük bir oran teşkil etmese bile, uluslararası oyuncuların, zaman içerisinde payTV pazarını şekillendireceği muhakkak.
Peki getirilmesi düşünülen yönetmelik neyi amaçlıyor. Öncelikle baştan belirteyim, satır satır okuduğum ve gene dileyenlerle satır satır üzerinde konuşabileceğim bu taslak ile ilgili, genel bir değerlendirmeyle yetineceğim. Sonuçta bir kaç yazı altta neden vegan olduğuma dair görüşlerimi yazdığım kişisel bir blog okumakta olduğunuz :)
- Over The Top TV (OTTTV ya da kısaca OTT) yayıncılığın gri alanı. Bu gri bölgenin neden gri olduğu ve düzenleme/denetlemenin neden zor olduğu epey uzundur konuşuluyor sektörde. Ben de zamanında yazmıştım konu hakkında. Yani RTÜK'ü eleştirmek yerine, taslak olarak açıklanan metni oluşturmanın pek de kolay bir iş olmadığını kabul ederek başlamak gerek.
- Dünyada da OTT düzenleme / denetlemeleri konuşuluyor. Bugün için başarmış ülke var mı bilemiyorum.
- İnternet altyapısıyla yapılan yayıncılık ile internet üzerinden paylaşılan içeriklerin sunulduğu platformları ayırmak şart. Taslak, bu ayrımın yapılması gerektiğinin farkında, ama yapabilmiş mi tanımlarla, tartışmalı. Bugün paylaşım amacıyla kurulmuş AdıÖnemsiz.com, premium servis olarak sunduğu/sunacağı bir hizmet ile yayıncılık bölgesine geçtiğinde, aynı içeriğe premium üzerinden ulaşırken denetimden geçecek, paylaşım sitesinde ise denetimsiz olacak....
- Zaten BTK ile bir çok katalog suça dair ve pornografik olduğu ileri sürülen görüntülerin bulunduğu internet sayfalarına erişim yasaklanıyor. Yani suyun başında zaten filtre var, o zaman üzerine bir de RTÜK filtresi takmaya çalışmak gerekli mi?
- Taslak ile elbette sadece denetleme gelmiyor, asıl önemlisi düzenleme geliyor. Yani lisans alma zorunluluğu. Bu, bugüne kadar dilediği gibi at oynatan uluslararası şirketlerin kârlılığının azalması anlamına geliyor.
- Uluslararası şirketlerin lisans alabilmesi için Türk Ticaret Kanunu'na uygun şirket açmış olması gerekiyor. Bu durumda, vergi-yerel düzenlemeler vs gibi bir çok konuda şirketi bağlayacak yükümlülükler gelecek. Oysa katalogdaki kimi içeriklere altyazı ve dublaj ile bir kaç yerel pazarlama elemanını Avrupa'nın bir kentinde istihdam etmek ile aylık abonelik gelirlerini gene o Avrupa kentinde tahsil etmek üzerine kurulu modelle çalışan şirket(ler) bu işe yanaşır mı, göreceğiz.
- Bir önceki maddeden devam ile yanaşmasa ne olur sorusuna yanıt arayayım. Bence hiçbir şey olmaz. İnsanlar, bugün olduğu gibi, çeşitli yöntemlerle, istedikleri içeriklere ulaşmaya devam eder.
- Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Gazetesi'nde dizi halinde yayınlanan haberlerde belirtilen endişelerin bir bölümü, yayınlanan taslakta yer almıyor. Belki gazete haberi üzerine taslaktan çıkartıldı.
Bu bağlamda meslek odaları, meslek birlikleri, dernekler, sendikalar, tüketici dernekleri ve federasyonları, yayıncı kuruluşlar ve onların oluşturduğu yapılar, siyasi partiler ve üniversiteler... Haydi bakalım.... Uzaktan eleştireceğinize, değerlendirmenize sunulmuş bir taslak var ortada.
Buyurun, bildirin görüşlerinizi....
Malatya Oto Kiralama Olarak takip ediyorum blogunuzu gerçekten harika paylaşımlar yapıyorsunuz. Teşekkürler.
YanıtlaSil