Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Baştan söylüyeyim başlıktaki sorunun yanıtını IBC konferansı sonrası verebileceğimi umuyorum. Bu yazımda ise daha ziyade konuya giriş yapacağım.
Malum radyo ve televizyon yayınları birden fazla ortamda birden fazla yöntemlerle izleyiciye ulaşılıyor Ortam olarak sınıflandırma yaparsak:
- Uydu
- Kablo
- Karasal
3 farklı ortam olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan uydu ve kablonun devam edeceğine dair bir tartışma yok. Karasalda ise durum tartışmalı.
Karasal ortamda yapılan yayın kıt kaynak olan "frekans" kullanılarak yapılıyor. Radyo yayınları, ülkemizde, FM modülasyon tekniği ile 88 - 108 MHz aralığındaki frekans bandından TV yayınları ise 470 - 694 MHz aralığındaki frekans bandından yapılıyor. Radyo için orta ve kısa dalga da kullanılsa bile dinleyici sayısı bakımından FM ağırlıktadır.
Hem radyo hem de TV yayınlarının karasal ortamda da sayısal olarak iletilmesi için yöntemler geliştirildi. Ülkemizde ne radyo ne de TV Karasal sayısal iletim ile yayınlanıyor.
Oysa Avrupa ülkeleri arasında Türkiye dışında DTT (sayısal karasal) Şebekesi kurmamış ülke yok. Analog TV yayınlarını sürdüren ülke ise ya çok az ya da yok. Ülkemizde DTT şebekesi yok. Analog karasal TV ise kapatılmak üzere.
Radyoda resim daha değişik. FM şebekesini kapatan tek bir ülke var: Norveç. Kuzeyin petrol zengini ülkesi DAB + macerasına öncülük etti. Komşusu İsveç, DAB yayınlarına ilk başlayanlardan birisiydi, DAB yayınlarını durdurdu. Norveç'te halkın FM yayınlarını geri istediğine dair haberler var.
Varolan durumun kısa bir özetini yapmaya çalıştığım bu yazım bir dizi şeklinde sürecek. Bayram boyunca fırsat buldukça Boğaz'dan geçen martıların çığlıkları eşliğinde yazacağım inşallah.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.