Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Blog yazarak hayatımı kazanmıyorum. Bugüne kadar blog yazarak elde ettiğim tek şey, Nedim Gürsel üstadın imzalı kitabı oldu. Kendisine ve vesile olan kıymetli Cüneyt Ayral'a bir kez daha teşekkürler...
Tamamen kendi keyfim için yaptığım bu blog yazma işinde, yazı güncellemek, hiç sevmediğim bir şey. Çünkü bu güncelleme öyle sanıldığı kadar kolay değil. Hele benim gibi her daldan her yerden yazan birisi için. Mesela, Küçükkuyu, 2010 yılından bu yana, düzenli sayılabilecek bir sıklıkla gittiğimiz bu şirin yerle ilgili yazdıklarımı güncellemek için bir sonraki yaz ayını beklemek gerekiyor.
Bu uzun ve muhtemelen gereksiz girişin ardından gelelim konuya. Dediğim gibi 2010 yılından bu yana düzenli sayılabilecek bir sıklıkla gittiğimiz Küçükkuyu'nun zaman içerisindeki dönüşüm / gelişimine tanıklık ediyoruz. Bu yazıda mekan dönüşümlerinden ziyâde Küçükkuyu'nun dönüşümüne dair bir şeyler karalamaya çalışacağım.
Küçükkuyu, Assos ile Altınoluk arasında yer alıyor. Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı bir belediye. Komşusu Altınoluk, Balıkesir'in büyükşehir olmasının ardından Edremit Belediyesi'ne bağlı bir yer haline dönüştü. Eğer Edremit Kocaseyit Havaalanı'na uçak ile geldiyseniz, Altınoluk'taki vahşeti havadan görmüşsünüzdür. 10 günlük tatil için ev sahibi olması gerektiğine inanan binlerce vatandaşımızın "yazlık"larıyla doldurduğu, Altınoluk Köyü ile sahil arası, gerçekten ibretlik.
Küçükkuyu'nun diğer komşusu Assos ise aslında Behram köyünün sahili. Felsefe ile ilgili olsun olmasın herkesin bildiği bir isim olan Aristo'ya ev sahipliği yapmış zamanında Assos. Benim bugüne kadar çözemediğim bir üne ve ilgiye mazhar olan, sağa 3 sola 5 adımlık sahile sahip Assos, İstanbul'da yaşayan Ege'de kafe açmalı hayali ile yaşayan bembeyaz yakalıların "sığınağı".
İşte birbirine zıt iki komşu arasında, hangisine "yakınsayacağına" karar veremeyen bir belde Küçükkuyu. Bir yanda Sole Mare Pastanesi ve Baykuş Bar gibi mekanlarla Assos derken, diğer yanda geleneksel emekli mekanları çay bahçeleriyle Altınoluk diyor. Evler ve fiyatları da aynı farklılıkta. Bir yanda Küçükkuyu Port ile Assos derken, diğer yanda Daşkın İnşaat'ın yaptığı binalarla Altınoluk'a göz kırpıyor.
Bu iki arada kalma durumu, son ziyaretimde, bir "üçüncü yol" çizgisine evrilmiş gibi geldi bana. Yol, Assos kadar "sosyetik ve bembeyaz yakalılara hitabeden" ile emekli cenneti arası bir yol. Bu yolun çizilmesinde iki dönemdir belediyeyi yöneten başkanın payı büyük. Kısıtlı bütçesine karşın, küçük dokunuşlarla büyük değişimlere imza atıyor başkan.
Sahildeki yürüyüş yolunu Altınoluk tarafında doğru uzatması, buraya yaptığı basket potası, yukarı mahalledeki çocuk parkı, Erol Evgin açık hava tiyatrosu, sahildeki parklar.... Hepsi Küçükkuyu'da yaşayanları mutlu ediyor.
Son gelişme, bu sezon başlayan Küçükkuyu - Petra motoru. Birisinin, ki okuduğunu sanmam ama, dikkatini çekerim: Feribot değil motor :) Dentur Avrasya şirketince işletiliyor bu araç. Gidiş dönüş yetişkin 30, çocuk 15 AVRO. Firmanın ve Küçükkuyu'nun şansızlığı kurun buralara gelmiş olması, ancak bu hizmeti tek taraflı düşünmemek lazım. Ben Küçükkuyu esnafı olsam, ilk motor ile karşıya geçip, bir stand kurup Küçükkuyu'daki fiyatları AVRO cinsinden yayınlardım. Ayrıca Küçükkuyu - Assos ve Küçükkuyu - Adatepe / Yeşilyurt köylerinin de reklamını-tanıtımını yapardım. Kıymetli esnaflar, Midilli, ya da uluslararası adıyla LESVOS adası, Ege Denizi'nin sayılı büyük adalarından. Havaalanı da var adada ve sizlerin potansiyel müşterileri sadece adada yaşayan Yunan vatandaşları değil. Adayı ziyarete gelen turistler için de Küçükkuyu bir cazibe merkezi.
Yazıyı bitirmeden ekleyeyim yeni mekanlarımı:
1. Etçi Kasabı: Adı çok yaratıcı değil kabul ediyorum. Etleri ve hizmeti on numara beş yıldız. Assos yönüne giderken, Küçükkuyu merkez ışıkları geçtikten azz sonra yolun sağ tarafında.
2. Yengeç Lokantası: Lokantayı ben ekledim aslında. Mekanın adı YENGEÇ. Sadece lokanta da değil aslına bakarsanız. Dört odalık butik otel de var mekanda. Bu arada bu dört odalık butik otelin adı nedersiniz? Evet, bildiniz 4 Room. Sahibi ile bir denk getirsek söyleşeceğiz ama bugüne kadar beceremedik. İnşallah bu sezon yaparız. Mezeleri ve balıkları harika. Fena olmayan bir kavları var. Ayrıca arpa suyu imalatı içecek için de seçenek sunuyorlar. Anasonlu için de seçenekler mevcut. Küçükkuyu'nun bence en keyifli mekanı. Elbette yemek ile su dışında bir içecek tüketenlerdenseniz.
3. Bebeğim: Yengeç'in hemen karşısında, Efe kahvesinin yanında bir arabada, seyyar gibi görünen sabit ve salaş mekanın adı. 10 senedir gittiğim Küçükkuyu'da 10 senedir varlar. Muhtemelen mazileri daha eskiye dayanıyor. Ekmek arası balık, kalamar gibi şeyler için en ideal mekan. Ucuz ve taze, ayrıca lezzetli.
4. ALP Balıkçılık: Alp için ayrı yazı, hatta yazılar yazılsa yeridir. Sahibi ve çalışanları ayrı ayrı kıymetli insanlar. Küçükkuyu'da alkollü ve alkolsüz iki lokantası ve ayrıca oteli var. Balıkçısından seçtiğiniz balığı pişirtebiliyorsunuz, evinizi / kaldığınız yer yakınlardaysa. Mezeleri de güzel, ama en önemlisi çok düzgün bir işletme anlayışına sahipler. Aslına bakarsanız bu "düzgün esnaflık" ALP'e özel bir durum değil. Küçükkuyu'da, benim tanıştığım, tüm esnaflar için aynı şeyi söyleyebilirim. Sanki düzgün insanlar beldesi olmuş Küçükkuyu. Belki Belediye'nin kontrolleri bunu sağlamıştır.
5. Fasülyem GURU: Mekanın ismindeki ince mizahı farkettiğinizi umarak Murat Şef'in bu yıl açtığı bu vegan lokantasından bahsetmeden olmaz. Murat Şef, Ankara - İstanbul ve Bodrum'un ardından demiri Küçükkuyu'ya atmış ve geçen yıllarda çok sevdiğim Sole Mare Pastanesi'nin yerini kiralamış. Fasülyeyi döküm tencerede 3 saatte pişiriyor. Fiyatları vegan lokantası ve kaliteli malzemeleri, bir de son zamları düşününce yüksek değil. Ancak, belde Küçükkuyu. Assos veya Türkbükü'nde olsa ucuz bile denebilir, ama Küçükkuyu'da ne kadar tutar göreceğiz.
6. Şeri'nin Meyhanesi: Bu kadar küçük bir sokak bu kadar güzel hale getirilebilir mi? Rakı şişesinde yaşayan balıktan tavşana, kedi-köpekten kaplumbağaya farklı türde hayvanlara ev sahipliği de yapan, oldukça lezzetli mezelerle istediğiniz içeceği sunan, gündüzleri kafe, akşamları meyhane olarak gidilebilecek bir yer. Yol tarifi verecektim ama sonra düşündüm ki Sahildeki heykeli bulunca sorun Türkan Saylan Sokağını, işte karşınızda Şeri'nin Meyhanesi. Bu arada tarifi de vermiş oldum :)
Aklıma gelenler şimdilik bunlar. Kapanan iki yeri de yazayım, o yazılara da bu kapanma bilgisini ekleyeyim. Birisi Baykuş Bar, diğeri ise Sole Mare. Özellikle Sole Mare'nin sahipleriyle bir yeni söyleşi yapmam lazım. Nedenini söyleşiyi okuduğunuzda anlayacaksınız. Şimdilik sürpriz olsun. Bir de belki Küçükkuyu'nun bu hale gelmesinde büyük emeği olan Belediye Başkanı, vakit ayırırsa, söyleşi konuğu yapmak isterim. Buradan duyurmuş olayım.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.