Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Eleştirel Bakışla Güneş - Dil Kuramı ve İlk Güneş - Dil Sözlüğü / Kaan Arslanoğlu - İlknur Arslanoğlu - Arif Yavuz Aksoy
gerçeklerin de güneş gibi yükselmesi dileğiyle |
İnsanBu.com adlı internet sitesinden daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Sitenin kurucusu Kaan Arslanoğlu'nun, yazdığı yazılarla başlayan bir merak, İthaki yayınlarından çıkan bir kitaba dönüştü. Hem kitabın oluşum sürecinin tanığı hem de yakın tarihin meraklısı olunca, Güneş Dil Kuramı kitabını okumak şart olmuştu. Ancak, araya giren farklı işler, ilk baskıyı edinip okumamı engelledi. Bu gecikme sayesinde güncellenmiş ikinci cildi aldım. Şubat 2018 tarihli bu ikinci cilt, ilk cildin genişletilmiş hali. İlk ciltte yer alan metin aynen korunmuş ve ekler yapılmış. Kitap iki bölüm ve sözlükten oluşuyor. İlk bölüm Kaan Arslanoğlu, ikinci bölüm ise Arif Yavuz Aksoy imzalı. İlknur Arslanoğlu'nun tek başına yazdığı bir bölüm yok, ama süreci başlatan ilk çalışma İlknur Hoca tarafından yapılmış.
Toplam 375 sayfalık kitap, benim sadece isim olarak bildiğim Güneş - Dil tezi (kuramı) üzerine değerlendirme ile başlıyor. Çalışma için bolca kaynak taranmış. Zaten kaynakçaya bakarsanız bu durum net olarak ortaya çıkıyor. Alıntılar yapılan yazılar, tek taraflı seçilmemiş. Hem dillerin tek kaynaktan doğmuş olabileceği düşüncesini destekleyen hem de yerden yere vuran yazılardan alıntılar var.
Sonuçta kitabı hazırlayan üç isim de tıp doktoru. Farklı uzmanlık eğitimleri almış bu hekimlerimiz, entelektüel merakları ve dile olan ilgileriyle böyle bir çalışma ortaya koymuşlar. Normalde ne beklersiniz bu kitabın yayınlanmasının ardından? Türk Dil Kurumu, üniversitelerin bu alanda çalışan kürsüleri, siyasiler, dil dernekleri.... kısaca konuyu meslekleri ya da özel ilgileri gereği bilenler/bilmesi beklenenler görüş beyan etsin. İster yerden yere vursun, ister göklere çıkartsın. Yeter ki yaptığı açıklamayı destekleyecek kanıtları ileri sürsün. Peki olan ne dersiniz?
HİÇ.
Kocaman bir HİÇ.
Umarım bu yazım, bu mâkûs talihi değiştirir. Blogumun okunma sayısı göz önüne alındığında pek umudum olmasa bile, çorbada tuzum olsun istedim.
Kitabın başında "yayıncının yazılı izni olmadan alıntı yapılamaz" ibaresi olduğu için, çok istesem bile, alıntı yap(a)mayacağım. Ama bu yasağın kitabın arka kapağını kapsamadığını düşünerek;
Bu çalışmayı yürütmekteki ve sizlere sunmaktaki ana amacımız nedir? Her şeyden önce gerçek tutkusu ve merak… Gördük ki, Türkçe tarihin en eski kök dillerinden biri. Bugünkü Türkçenin başka dillerden epeyce bir sözcük aldığına bakmayın, gerçi geçmişte de çok sözcük almış. Fakat bir kök dil olarak başka birçok dilleri etkilemiş, onlara yapı ve sözcük vermiş. Binlerce sözcük vermiş. Binlerce yıl öncesinden bu yana vermiş. Bu anlamda Güneş-Dil kuramı özü bakımından doğru bir kuram… Kuramın tekrar gündeme taşınıp güçlendirilmesini “Türk milliyetçileri” kullanır diye itiraz edenler çıkacaktır. Sağda olduğu gibi solda da politik çıkar için ilk feda edilecek şey gerçeklerdir. Kullansınlar. Herkes gerçeği nasıl kullanırsa kullansın. Temel gerçekleri bilmek uzun dönemde her zaman “iyilik-doğruluk” yararınadır, dolaylı olarak halk ve insanlık yararınadır.–Kaan Arslanoğlu
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.