Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Ülkemiz televizyon tarihinde müstesna bir yere sahip, fanatik izleyicileri olan dizidir Leyla ile Mecnun. Senaryosunu Burak Aksak'ın yazdığı Onur Ünlü'nün yönettiği dizi TRT 1 ekranlarında yayınlanmıştı. Uzun soluklu dizi, Gezi olayları sırasında dizi ekibinin paylaştığı videolara denk gelen tarihlerde sonlandırılmıştı.
diziye ve kitaba yakışan absürdlükte bir fotografım @Etiler / İstanbul |
Absürd bir diziydi Leyla ile Mecnun. Dizinin kitabının çıkması, dizinin şanına yakışır bir durum. Malumunuz aslında tersi olur, tutan kitaplardan dizi yapılır :)
Burak Aksak'ın ilk romanı sanırım. Küsurat Yayınları'ndan Nisan 2018'de ilk baskısını yapan eser 270 sayfa. Benim okuduğum bu ilk baskıydı. Diziyi izleyenlerdenseniz Mecnun, İsmail Abi, Yavuz Hırsız, Erdal Bakkal ve Baba İskender gözünüzün önünde canlanacaktır. Mecnun ve çevresindekilerin maceraları kitabın sonuna kadar sürüyor.
Dizide ve kitapta geçen bu "etkinliğin" temsili hali @Moda Sahili Kadıköy / İstanbul |
Çoğumuzun düşündüğünün aksine Türkçe yazıldığı gibi okunulan bir dil değil. Kelimelerin sonu, çoğunlukla yutuluyor mesela. Konuşma dili ile yazılmış metinler, dilimizin bu özelliğini yok saymak, bana doğru gelmiyor. Burak Aksak gibi yazarsam:
Ben dil bilimci deyilim, ama kelimelerin yazılışlarına özen göstermek gerekir. Fransızca kadar harf israf eden bir dil değiliz zaten. Biraz özenden zarar gelmez.
Son olarak, Kireçburnu'na bugün gittiğinizde Leyla ile Mecnun dizisinin çekildiği günlerin manzarasını bulamayacaksınız. O açıklık yerinde üçüncü köprü görünüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.