Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
hayat hep düz bir yol değil |
2013 yılında Havariler adlı anı kitabını okumuştum Gün Zileli'nin. 1972 - 1983 yılları arasını anlattığı bu kitabına dair yazdıklarıma dönüp baktım. O günlerde epey garipsediğim, özel hayatlara dair yazdıklarını hatırladığım bir kez daha.
Kentlerde (2000-2013) adlı kitap ise Zileli'nin hayat öyküsünü anlattığı serinin şimdilik son halkası. Kitabın adından da anlayabileceğiniz gibi, Zileli, 2000 - 2013 yılları arası anlatmış bu kez.
Anıları yazmak gerek. Hele topluma yön veren, ailesinden olmayanların da tanıdığı kişilerden biriyseniz, yazılı anı bırakmak önemli.
Ancak bunu yaparken özel hayatları ifşa etme yanlışından sakınmalı insan. Gün Zileli, anı yazmak ile özel hayatın ifşasını fena halde karıştırmış. Belki çok yakınlarına anlatabilirsin, hayatının her önemli gördüğün anına ilişkin hissettiklerini. Ancak bunu kitaplaştırıp kamuyla paylaşmak, çok sakıncalı bir iş. Kentlerde kitabının sonunda bir isim dizini var. Yolu Zileli ile kesişenlerin, kitabı aldıklarında ilk yapması gereken bu isim dizinine bakmak olmalı. Hangi sayfalarda adlarının geçtiğine bakıp, o sayfaları öncelikle okumak isteyeceklerine eminim.
Zileli'nin kitabında beğendiğim tek şey, kendisiyle ilgili tespitlerindeki gerçekçiliği. Acımasızlığı yazacaktım, sonradan gerçekçilik daha doğru geldi. Doğu Perinçek'in lideri olduğu 80 öncesi örgütün iki numaralığından, anarşizmi savunan birisine dönüşen siyasi tavrı değil "tespit" diyerek bahsettiğim. Daha ziyade, insan ilişkilerindeki tutumu konusundaki tespitleri. Kitabı okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.
İletişim Yayınları, kitabı yayınlamadan önce, kitapta adı geçen, hatta sadece adı değil, neredeyse tüm seceresi gözler önüne serilen kişilerle iletişime geçmeyi düşünüp düşünmediği merak ettim.
Hayatım bugüne dek Gün Zileli ile kesişmedi. Umarım bundan sonra da kesişmez. Bir sonraki anı kitabında "Ankara'lı bir blog yazarı Kentlerde kitabımla ilgili epey ağır yazmış. Sonradan tanışıp arkadaş olduk. Aslında bu kişi..." ile başlayan cümleler okumak istemiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.