Yağmur damlaları arabanın silecekleriyle yarış halindeydi. Az önce temizlenen yerler, gökten düşenlerle yeniden ıslanıyor ve görüşü bozmaya devam ediyordu. Binalar ve şehir uzaklaşırken, ne yapıyorum gerçekten diye düşündü. İç sesini sözle tekrarladığını fark ettiğinde, arabada yalnız olduğuna şükretti. İş çıkışı, akşam trafiğinde kendi kendine konuşmak pek garip karşılanmazdı gerçi. Bu aralar akıl sağlığını korumak herkes için zordu. Zor zamanlardan geçiyoruz, dedi kendi kendine. Hangi zamanımız kolay oldu ki diye ekledi. Kendine hak verdiğini fark edip güldü. Hava kararmaya başlayacak birazdan, daha çevre yoluna bile gelemedim. Bu gidişle bugün rekor kıracağım. Neyse ki evde bekleyenim yok. Bekleyeni olmadığına sevinmesi garibine gitti. Çocukluğu ve gençliği boyunca kendisini hep kalabalık bir ailenin babası olarak hayal ettiğini hatırladı. Karısı, kızları ve oğulları ile güle eğlene yaşayıp gideceği kocaman bir ev görürdü ne zaman geleceği düşünse. Oysa hiç evlenmed...
hayat hep düz bir yol değil |
2013 yılında Havariler adlı anı kitabını okumuştum Gün Zileli'nin. 1972 - 1983 yılları arasını anlattığı bu kitabına dair yazdıklarıma dönüp baktım. O günlerde epey garipsediğim, özel hayatlara dair yazdıklarını hatırladığım bir kez daha.
Kentlerde (2000-2013) adlı kitap ise Zileli'nin hayat öyküsünü anlattığı serinin şimdilik son halkası. Kitabın adından da anlayabileceğiniz gibi, Zileli, 2000 - 2013 yılları arası anlatmış bu kez.
Anıları yazmak gerek. Hele topluma yön veren, ailesinden olmayanların da tanıdığı kişilerden biriyseniz, yazılı anı bırakmak önemli.
Ancak bunu yaparken özel hayatları ifşa etme yanlışından sakınmalı insan. Gün Zileli, anı yazmak ile özel hayatın ifşasını fena halde karıştırmış. Belki çok yakınlarına anlatabilirsin, hayatının her önemli gördüğün anına ilişkin hissettiklerini. Ancak bunu kitaplaştırıp kamuyla paylaşmak, çok sakıncalı bir iş. Kentlerde kitabının sonunda bir isim dizini var. Yolu Zileli ile kesişenlerin, kitabı aldıklarında ilk yapması gereken bu isim dizinine bakmak olmalı. Hangi sayfalarda adlarının geçtiğine bakıp, o sayfaları öncelikle okumak isteyeceklerine eminim.
Zileli'nin kitabında beğendiğim tek şey, kendisiyle ilgili tespitlerindeki gerçekçiliği. Acımasızlığı yazacaktım, sonradan gerçekçilik daha doğru geldi. Doğu Perinçek'in lideri olduğu 80 öncesi örgütün iki numaralığından, anarşizmi savunan birisine dönüşen siyasi tavrı değil "tespit" diyerek bahsettiğim. Daha ziyade, insan ilişkilerindeki tutumu konusundaki tespitleri. Kitabı okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.
İletişim Yayınları, kitabı yayınlamadan önce, kitapta adı geçen, hatta sadece adı değil, neredeyse tüm seceresi gözler önüne serilen kişilerle iletişime geçmeyi düşünüp düşünmediği merak ettim.
Hayatım bugüne dek Gün Zileli ile kesişmedi. Umarım bundan sonra da kesişmez. Bir sonraki anı kitabında "Ankara'lı bir blog yazarı Kentlerde kitabımla ilgili epey ağır yazmış. Sonradan tanışıp arkadaş olduk. Aslında bu kişi..." ile başlayan cümleler okumak istemiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.