Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Az sayıda salonda vizyona giren, çok kişinin izlemesini dilediğim filmin adı: İşe Yarar Bir Şey. Barış Bıçakçı ve Pelin Esmer'in senaryosunu yazdığı filmi Pelin Esmer yönetmiş. Leyla (Başak Köklükaya) ile Canan'ın (Öykü Karayel) tren yolculuğuyla başlayan filmin, hayatının ortalarında olanlara, mesela lise mezuniyetinin üzerinden 25 yıl geçmişlere, anlattığı çok şey var.
http://iseyararbirseyfilm.com/basin/ bağlantısından alıntı |
Bol diyalog, az hareket ile geçse bile izleyicisini sıkmayan, temposunu yitirmeyen bir film yapmış yönetmen. Kurgusu sağlam, müzik (çello) etkileyici. Trende geçen sahnelerde camdaki yansıma ile camdan görünenin eşanlı çekimini çok beğendim. Görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki'yi tebrik ederim. Benim sözle anlatmaya çalıştığımın bir örneğini yukarıdaki fotografta görebilirsiniz.
Diyaloglar, şiir okuma, bir şeyler yazma isteği uyandırdı. Uzun süre sonra, bloga ekleme yapmamın nedeni de bu istek. Yazının başında da dediğim gibi, az sayıda salonda vizyona giren bu filmi umarım çok kişi izler.
Bir yerlere yetişme telaşı ile geçip giden hayatlarımıza 107 dakikalık dinginlik iyi gelecek.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.