Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Ankara Kalesi |
Sayısal radyonun genel bir değerlendirmesini yapmaya çalışacağım. İskandinav ülkelerindeki son durumları özetledim bir kaç gün boyunca. Eminim sizlerin de kafası karışmıştır: kimi ülke seneler boyunca deniyor, tüm ülke sathına yayılmış şebeke kuruyor, gene de insanlar sayısal radyo alıcısı satın almıyor. Aslında işin özüne, piyasa ekonomisinin temeline indiğimizde resim netleşiyor: Bir şey sadece "sayısal" olduğu için "iyi" / "üstün" / "gerekli" değildir!
Sayısallaşma bir çok sektörü altüst etti. Fotograftan telefona, televizyondan matbaaya bir çok alanda değişimler / dönüşümler yaşandı. Bu değişim ve dönüşümler incelendiğinde görülecek olan insanların ya daha kolay, ya daha kaliteli ya da daha ucuz ihtiyaçlarını karşıladıkları gerçeğidir.
1980'li yıllarda başlayan sayısal karasal radyo teknolojisi çalışmaları ise FM ile kıyaslandığında, dinleyicileri ikna edecek bir ek fayda sağlayamadı. Kısa dalga üzerinden yapılan ve çok düşük ses kalitesi sunan yayınların sayısallaşması sürecini düşündüğümüzde karşımıza başka bir hikaye çıkıyor. Mesele dönüp dolaşıp yeterli ses kalitesi sağlayan FM yayınlarından neden vazgeçileceğine kilitleniyor. 1995'lerden bu yana yaşanılanların kanıtladığı FM yayınlarını sonlandırmadan insanların sayısal radyo alıcılarını almak konusunda istekli olmadıkları. Birleşik Krallık bu tespitimin en canlı kanıtı niteliğinde. Sadece sayısal karasal radyo platformunda istasyonların olması bile insanları ikna etmek için yeterli olmuyor. Nüfus kapsaması olarak %96'ya erişen 415 sayısal radyo hizmetine sahip Birleşik Krallık'ta hanelerin %44'ü sayısal radyo alıcısına sahip değil. Birleşik Krallık'ın sayısal karasal radyo yayınlarına ilk başlayan ülkelerden olduğunu ve bugün için FM yayınlarını sonlandırma tarihi ilan etmediğini de ekleyeyim.
Peki yeni teknoloji karasal radyo yayınlarında kullanılmasın mı? Sorunun yanıtı net: Elbette HAYIR! Yeni teknoloji demek, sayısal karasal radyo yayını demekle aynı şey değil. Hibrit / melez radyo teknolojisi bugün kullanmakta olduğumuz FM ile de gayet başarıyla çalışabiliyor. RadioDNS adlı bu sistemin ayrıntılarını bu yazımdan okuyabilirsiniz.
Aynı şekilde giderek veri kapasitesi artan ve "broadcast" olarak da çalıştırılma olasılığı taşıyan yeni nesil mobil iletişim şebekeleri de radyo yayıncılığının geleceği için bir seçenek sunabilir. Bu bağlamda Almanya merkezli başlatılan IMB5 adlı çalışmayı takip etmek gerekiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.