Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Antidepresan Tuzağı adlı kitabıyla yetişkinlerdeki ilaç kullanımına dair kaygılarını açıklayan Dr. Mutluhan İzmir, son kitabında çocuk ve gençlerin durumuna eğilmiş. Bundan yirmibeş sene öncesine kıyasla yüz (100) kat daha fazla görüldüğü ileri sürülen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) teşhisi ve tedavisi kitabın ana konusu. Tıbbın kozmetikleşmesi, helikopter ebeveynlerin yetiştirdiği nesil, ilaç, endüstrisi ve genel anlamda sektör haline dönüşen sağlık, Mutluhan hocanın Tıp Bu Değil serisindeki yazılarından aşina olduğumuz konular.
Tıbbın kozmetikleşmesi ifadesini kitabı okuyana kadar duymuş değildim. İşin doğrusu hasta olmadan ve hasta olmadığını bilerek, sadece kimi özelliklerini daha iyileştirmek adına (hafıza, konsantrasyon gibi) "ilaç" kullanan birilerini olduğuna inanmak istemiyorum. Her ilacın yan etkilerinin bulunduğunu ve "zorunlu" olmadıkça ilaç kullanmanın "akıllıca" olmadığını düşünüyorum. Hatta kimi durumlarda, ilaç kullanmak ile elde edeceğim "yarar" ile ilacın sebep olacağı "zarar" dengesini kıyaslayarak ilaçsız yaşamayı tercih ediyorum. Elbette herkes kararını vermekte özgür. Bu bakımdan, kozmetik tıbbı kişisel bir tercih olarak görmek gerek belki.
Mutluhan Hoca, kitabın başında özellikle belirtmiş, gerekli olan durumlarda kullanılan ilaçların yararlı olduğuna inanıyor. Karşı olduğu durum ise farklı ve kitapta ayrıntısı ile açıklıyor.
Kitabın asıl üzerinde durduğu gelişme herkesi etkileyecek cinsten. Hekimlerin referans olarak kullandığı kaynaklar ilaç endüstrisinin etkisi altında kalıyorsa, bir yerde "pusula şaşıyorsa", bu durumda hekimlerin koydukları teşhisler ve yazılan reçeteler "sorunlu" hale gelebilir. Kitapta, yayınlanan araştırmaların sponsorlarından kongrelere, uzmanlık derneklerine kadar "ilaç endüstrisinin" pusulaya etki etme çabası içinde bulunduğu söyleniyor. Bugün başka yöntemlerle ilaçsız olarak geçirilebilecek kimi durumlarda, ilerleyen yıllarda ortaya çıkabilecek yan etkileri düşünülmeden ilaç kullanmanın maliyeti hepimize çıkacak.
Hayy Kitap'tan Haziran 2016'da ilk baskısını yapan 112 sayfalık kitap bir oturuşta bitiriliyor. Etkisi ise çok daha uzun sürüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.