Hafta sonları alış veriş merkezlerine gitmeyi sevmiyorum. Hem otoparkında yer bulmak, hem mağazalarında dolaşmak hem de kafelerinde sakin bir masa bulmak neredeyse imkânsız. Bir şekilde işlerimi halledip o kalabalıktan kurtulma şansı bulduğumda ise arabayı nereye park ettiğimi bulma macerası başlıyor. Neyse ki sonunda bu macerayı ortadan kaldıracak bir çözüm keşfettim. Keşfime gülebilirsiniz belki gene de yazayım. Park yerinin fotoğrafını çekiyorum. Bu sayede hangi katta hangi noktaya arabayı park ettiğimi aklımda tutmaya gerek kalmıyor. İnsanlık için önemsiz, benim için bu keşfi paylaşmak istedim :)
Elektrik Mühendisleri Odası'nın yayınladığı Elektrik Mühendisliği Dergisi'nin son sayısında, yeni mobil şebekenin karasal televizyon yayıncılığı ile ilişkisini irdeleyen bir yazım yer alıyor.
Yazıma aşağıdaki bağlantıdan erişebilirsiniz. Yazıda, ülkemizde henüz tamamlan(a)mamış frekans tahsis ihaleleri nedeniyle, karasal sayısal televizyon yayınlarının bulunmaması bir tehdit mi yoksa fırsat mı sorusunun yanıtını aradım. Bence bu soruyu birlikte aramaya devam etmeliyiz. Yanıtı o kadar kolay değil. Elbette, kimin için fırsat olduğu da ayrı bir soru!
Yazının bağlantısı:
Siz olaya "Gezgin iletişim hizmetleri" ve devlet açısından bakmışsınız. Yani gelir elde etme, işin özeti "PARA".
YanıtlaSilBence DVB-T2 mutlaka olmalı. Biraz da vatandaşın çıkarını düşünmek lazım. Devlet vatandaşına ücretsiz bu hizmeti sunmalı.
Yoksa operatörlerin LTE üzerinden paralı TV yayınına muhtaç kalırız.
Kıymetli yorumunuz için teşekkür ediyorum. Sayısal karasal yayıncılık konusunda blogumda 100 tane yazı var. Siz, haklı olarak, bu yazı bağlamında yukarıdaki yorumda bulunmuşsunuz. Yazımı yeniden okuyunca amacım bu olmasa bile, meseleye sadece gelir elde etme açısından yaklaştığım gibi, hiç istemediğim bir görüntü oluşmuş.
YanıtlaSilSizin de belirttiğiniz gibi yayıncılığın kamusal bir hizmet olarak sürmesi adına DVB-T2'nin kurulması önemli.
Saygılarımla,