Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Ankara'da DVB-T2 modülasyonu ile 4K yayın denemelerinin başlaması, akıllara yeniden sayısal karasal televizyon tartışmalarını getirdi. Son dönemde, blogda konu ile ilgili bir kaç yazı yayınladım. Bu kez, Eurobarometer adlı rapor dizinden Mayıs 2016 tarihli E-Communications and the Digital Single Market başlıklı raporda yer alan iki istatistiği değerlendirmek istedim.
Eurobarometer raporlarını blogda daha önce de konu etmiştim. Televizyon yayınlarına erişim ile ilgili sayılar çok dikkat çekiciydi. Mayıs 2016'da yayınlanan ve 2015 verilerini içeren raporda, TV yayınlarına erişim ile ilgili oranlar ise daha da ilginç. Malum, bilgi sahibi olmadan ahkam kesmek ülkemizin geleneksel sporları arasında yer alır. Televizyon yayıncılığı, hele bu yayınların iletimi gibi, özel bilgi gerektiren bir konuda bile ahkam kesenlerden geçilmez. Sayısal karasal bitti, Avrupa'da kimse izlemiyor onu diyenlere eminim sizler de rastlamışsınızdır. Oysa rakamlar öyle söylemiyor. Aşağıdaki grafik, Mayıs 2016 tarihli çalışmanın 62. sayfasında yer alıyor.
2005 - 2015 yılları arasında AB üyesi ülkelerde televizyon yayınlarına erişimde kullanılan yöntemler, yukarıdaki grafiğin konusu. Birden fazla yanıt tercih etmek olanaklı olduğundan seçimlerin toplamı yüzü geçebilir. 2005 yılında, %5 olan sayısal karasal televizyon, 2011 yılından bu yana AB üyesi ülkelerde, televizyon yayınlarına erişim için en çok tercih edilen yöntem haline gelmiş. Bu en çok tercih edilen olma özelliğini 2011'den bu yana koruyor. IP şebekesinin son yoldaki atağına dikkat çekmek isterim.
İkinci tablo ise yukarıdaki grafiğin ayrıntılarını içeriyor. AB dediğimiz, birbirinden oldukça farklı özellikler içeren ülkeler topluluğu/birliği. Sırbistan da AB üyesi Almanya'da, Malta da. Hal böyle olunca, televizyon yayınlarına erişim konusunda da, ülkeden ülkeye farklılar görülüyor. Yukarıdaki grafik ülkeler ortalamasını gösteriyordu.
Tabloda koyulaştırılarak çerçevelenmiş sayılar, o erişim yöntemi için en yüksek sayıyı, sadece çerçevelenmiş olan ise o erişim yöntemi için en düşük sayıyı belirtmek için kullanılmış. Burada, gene birden fazla yanıt vermek olanaklı olduğundan, toplam yüzü geçebiliyor. Yukarıda da yazdığım gibi AB, birbirinden özellik olarak çok farklı ülkelerin bir araya gelip oluşturduğu bir topluluk. Belçika'da sayısal kablonun payı %62, İspanya, İtalya, Fransa ve Kıbrıs Rum Kesimi'nde %9. Aynı farklılık, elbette sayısal karasal televizyon için de geçerli. İspanya, televizyon yayınlarına %90 oranında sayısal karasal kullanarak erişirken, bu oran Sırbistan'da %5 olarak görünüyor. AB üyesi ülkelerin büyük bölümünde analog karasal televizyon yayınları sonlanmışken, Kıbrıs Rum Kesimi'nde %62 oranında kullanılıyor.
Kısacası AB üyesi ülkelerde televizyon yayınlarına erişim istatistiklerinde, sayısal karasal televizyon yayıncılığının tercih edilme oranında bir azalma yok.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.