Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
2013 / Estonya |
Bu konudan çok bahsediyorum belki, ancak önemli olduğunu düşünüyorum. Ücretli çalışanlar olarak, yapmakta olduğumuz "iş" konusunda "bilgi"mizi arttırmak zorundayız. Bunu, birileri istiyor olduğu için değil, kendimize saygımızdan, başkalarına ve genel olarak insanlığa borcumuzu ödemek adına yapmamız gerekir.
Bunu yapabilmek, kolay değil. Fedakarlık istiyor. Günlük rutin iş yükünü hafifletmiyor, kendini geliştirmek / bildiklerini arttırmak için yapılan çalışmalar. Benim gibi yayıncılık sektörü çalışanları bakımından ise, sektörün ülkemizdeki durumu nedeniyle iş bir kat daha zor. Dünyadaki örneklerinden oldukça farklı dinamiklerle çalışan bir sektör yayıncılık, ülkemizde. Hal böyle olunca, teknolojideki gelişmeleri takip etmek için uluslararası etkinlikleri, seminer / sempozyum / kongre / fuar gibi organizasyonlara katılmak, elzem.
2011 yılında İstanbul'da düzenlenen etkinlikleri takip ile başladığım; 2013 yılında buna yurtdışı etkinlikleri takibi eklediğim bu çabalarım boyunca koyduğum bir çıta vardı: Uluslararası etkinliklerde konunun uzmanı olarak konuşmacı olarak davet edilmek. 2013 yılında, bu yöndeki ilk adımım başarıyla sonuçlanmış ve Estonya'nın başkenti Tallinn'deki konferansta Sayısal Karasal Televizyon konulu bir sunum yapmıştım. 2014, sektörden ve işten uzak geçtikten sonra, 2015 yılında TVTechTR.com alan adlı İngilizce blogumu güçlendirip, önceliğimi Fuar ve Konferanslara "basın" olarak akredite olmaya verdim. Bu bağlamda, IBC'nin konferans bölümünü de takip eden az sayıdaki meslektaşımdan birisi oldum.
Bu yıl, NAB ve CabSAT etkinliklerine BASIN olarak akredite olmuş durumdayım. Muhtemeldir ki her iki etkinliğe de katılmam olanaklı olmayacak. Oysa CabSAT ortadoğunun, NAB ise dünyanın en büyük yayıncılık fuar / konferanslarından.
Basın olarak akredite edilmek, bir sorun çözmüyor kısacası. Odaklandığım konunun, masrafların karşılandığı bir konuşmacı davetine dönüşmesi gerekiyor bir kez daha. Bu davetin de şahsi olarak yapılması elzem. Kurumsal temsiliyete yönelik davetler de istediğim şekilde nihayetlenmiyor.
O zaman, 2013 ruhunu çağırma zamanı.
Bu yıl için geç artık, ancak ilerleyen yıllarda, konferanslarda davetli konuşmacı olabilmek adına, çalışmaya / üretmeye / sormaya ve sorgulamaya devam.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.