Ana içeriğe atla

sayısal karasal yayıncılık ile ilgili haberler / gelişmeler - 1

Siz okumaktan sıkıldınız mı bilmiyorum ancak ben yazmaktan sıkıldım. Gene de süreci ve gelişmeleri takip etmeden duramıyorum. Takip edip öğrendiklerimi kendime saklasam, insanlığımdan utanırım. O zaman buyurun yeni gelişmelere:

Öncelikle bir öneri ile başlayayım. LinkedIn'e üye olun, eğer halen olmadıysanız. Benim profil bilgilerime, bu blogun tepesindeki hakkında sekmesinden de ulaşabilirsiniz. Buradaki bağlantıya tıklayarak da. LinkedIn sayesinde tanıştığım Almanya'da yaşayan bir meslektaşın gönderdiği iki haberi bu yazıya konu edindim. Siz de LinkedIn'e üye olursanız ve benim gibi şanslılardan olursanız, böyle kıymetli meslektaşlarla haberleşme içerisinde olabilirsiniz. Gelelim haberlere. 

İlk haber, Almanya'dan. Almanya, malumunuz yayın teknolojilerinin geliştirildiği, standart haline gelen uygulamaların, teknoloji çözümlerinin üretildiği merkezlerden. Fraunhofer Enstitüsü ve IRT bu alanda da çalışmalar yapmakta. Bu ilk haber IRT ve Fraunhofer'in birlikte yer aldığı bir çalışma ile ilgili. 

Almanya, DTT şebekesini DVB-T MPEG2 olarak kurmuş ancak yeterli ilgiyi görmemesi ve tercih oranı %6'larda kalması üzerine ticari yayıncılığın büyük oyuncularının DTT şebekesinden çıkması üzerine bir hayal kırıklığı hikayesi haline gelmiş bir ülke. Ardından DVB-T2 kurulsun mu diye uzun süren bir tartışma / araştırma dönemi geçirdiler. Bu blogda da konu ettiğim bir rapor, halen sektör profesyonellerince hatırlanır / etkinliklerde soru olarak gündeme taşınır. Ancak tüm farklı yaklaşımlar ve eleştirilere karşın, Almanya kamu yayıncıları DVB-T2 HEVC olarak 2017'de şebekelerini güncelleme kararı aldılar. Avrupa için DVB-T2 HEVC şebekesi bir ilk olacak. Malum, Güney Kore'de 4K yayınlar taşınan bir DVB-T2 HEVC şebekesi mevcut

İşte bu Almanya'da, IRT, Fraunhofer Enstitüsü, FAU (Üniversite), Rohde & Schwarz (verici sistemleri ve bir dizi başka yayın cihazı geliştiren şirket), Nokia, BMW ve BR (Bavyera Bölgesi Kamu Yayıncısı) bir araya gelip Integration of mobile and broadcast radio in LTE/5G adında bir proje oluşturmuşlar. 

Projenin basın duyurusu bundan iki hafta kadar önce yapılmış. Projenin önemi şurada, malum DTT'nin, FM ve sayısal radyo teknolojilerinin mobil şebekelerle nasıl bir ilişki içerisinde olacağı tartışılıyor. Ülkemizde de bu konuda önemli açıklamalar yapılıyor. Benim çok önemli bulduğum ve üzerine bir kaç yazı yayınladığım bir açıklama, artık Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkan Vekili olarak görevini sürdüren, Sn. Esat ÇIPLAK'tan gelmişti. Sn. ÇIPLAK, halen internet sitelerinde bulabileceğiniz açıklamasında bu gelişmelere dikkat çekerek yeni bir anlayış ile sürecin ele alınmasını ve mobil şebekelerin kullanılması seçeneğinin değerlendirilmesini önermişti. 

Almanya örneği ya da bu yeni proje grubunun hedefi biraz uzun ölçekli. Almanya, yazının başında da belirttiğim gibi DVB-T2 HEVC şebekesini kuracağını duyurdu ve bu fikrinde vazgeçtiğine yönelik bir yeni bilgi yok. Ancak, bir yandan, biz 4,5 G olarak adlandırdığımız bir ara teknolojiyi kurmaya ve bu ara teknolojideki cihazlar milyon dolarlar yatırmaya çabalarken, 5G ile yayın şebekesi nasıl bir arada çalışır sorusuna yanıt arıyor. 

Meslek odaları bu açıdan çok kritik yapılar. Düşünün ve sorgulayın, ülkemizde 4G mi olsun yoksa onu atlayıp 5G mi kursak tartışmaları yapıldığı dönem Elektrik Mühendisleri Odası'nın gündemi neydi? Merak ettim ben de sizin gibi, EMO'nun web sayfasında, basın açıklamaları diye bir bölüm var. Bu, 4G'yi bırakın 5G'yi bekleyin anlamına gelen ünlü açıklamanın tarihine baktım önce: 22 Nisan 2015. Yandaki görsel, EMO basın açıklamalarını gösteriyor. Yazılı basındaki açıklamalar ve haberler arşivine de baksanız konunun Oda'nın gündeminde olmadığını görüyorsunuz. Belki, ilerleyen dönemlerde düzenlenen panellerde, forumlarda, sempozyumlarda konu tartışılmıştır. Ancak, ne yazık ki zamanında kamu adına konuya yaklaşmak fırsatı kaçırılmıştır. Gerçekten de aslında 3G'nin sunmakta olduğu hız, sıradan kullanıcılar için son derece yeterlidir. 4,5 G olarak adlandırılan LTE Advance ile kazanılacak olanı, harcanacak milyonlarca dolar ile terazinin kefelerine koyduğunuzda hangi tarafın ağır basacağı ortadadır. Ülkemiz için, iktisattaki ifadesiyle "Teknolojik Fırsat Penceresi" doğmuştur. 4G, 4,5G ile ilgilenmeden tüm araştırma - geliştirme yatırımlarını, çabalarını 5G teknolojilerine kaydırmak, kamu kaynağını en verimli kullanmak bakımından anlamlıdır. Ya da anlamlıydı, artık geçmiş olsun. 

Son söz olarak, her ne kadar adı "Elektrik" mühendisleri odası olsa da EMO, elektronik ve haberleşme konularında da tek yetkili oda konumundadır. Bunun farkına varıp, tüm yapısını bu gerçekliği de içine alacak şekilde düzenlemesi elzemdir. 

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gen...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

değişiklik

Sabah uyandığımda bugünün de diğerleri gibi geçeceğini düşünmüştüm. Aynı şeyleri yapıp, aynı saatte aynı yoldan döneceğimi eve. Oysa bu gördüğünüz geçidi kullanıyorum bu kez.  Aslında bir kaç sokak değişikliği tek yaptığım. Kim bilir hangi zamanda yapılmış bu saray kompleksinin kenarındaki yapıya düşürdüm yolumu.  Küçük değişiklikler yapmak gerek hayatta. Bazen öğlen yemeği için tercih ettiğiniz mekânı, bazen kalvaltıda yediğiniz zeytini, bazen ise ev - iş - okul arasındaki sokağı.     

Sokakbaşı Meyhane, nam-ı diğer Hüseyin'in Meyhanesi

Uzunca bir süredir izlediğim tek televizyon yayını Behzat Ç.'nin Hüseyin'in Meyhanesi mekanı olarak kullandığı Sokakbaşı Meyhanesi'ne sonununda gittim. Hatta yanda gördüğünüz üzere Behzat'ın masasında fotografım da var. Mekan, aslında Behzat Ç. öncesinde de bölgede bilinen sevilen yerlerdendi. Esat dörtyolda, köşebaşında yer alan burayı Behzat Ç.'de mekan olarak kullanmak, muhtemelen Erdal Beşikçioğlu'nun zamanında Sokakbaşı'nın çaprazında bir yer işletmesinden kaynaklanıyordur.  Sokakbaşı'na diziden aşinayız. Havalar iyi olduğunda açık havada büyükçe bir yerleri var. İçerisi de küçük sayılmaz. Mezeler lezzetli, fiyatlar pek ucuz sayılmaz. Dizinin etkisi fiyatlara yansımış görünüyor. Behzat'ın masası rezervasyonlu oluyormuş genelde. Yurt içi ve hatta dışından rezervasyon yapılıyormuş. Mekanın garsonları, kim bölümlerde rol almış. Duvarlarda gazete küpürleri ve diziden görüntülerin yer aldığı fotograflar var.  Yakında final yapacak olan Behzat ...

Psikopati / Saul Black

Polisiye romanların klişeleriyle dolu, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz "kahretsin", "aman tanrım", "kahrolası" kalıplarının bolca kullanıldığı çevirisiyle mısır patlağı tadı veren bir kitap Psikopati. Saul Black'ten okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son eser. Vaktinizi daha iyi eserleri okumak için kullanmanızı öneririm. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

boşluk

"Bak ne yaptım, piramidi avucumun içine sığdırdım."   Benzeri milyon kez çekilmiş bir fotoğrafı kendi telefonuyla da kaydetmiş olmanın anlamsız gururu ve mutluluğu sesine yansıyordu. Bak diye seslenmişti ama seslendiği yerde boşluk dışında bir şey yoktu.  Hayatının tümünü kaplayan büyük boşluk. Oysa aşıklar kentine yalnız gelmek değildi planı. Bu hafta çok farklı geçecekti.  Nikahın ardından balayı için geleceklerdi Paris'e. Kalacakları oteli iki ay öncesinden ayarlamıştı. Bir haftalık tatilde gezecekleri yerleri belirlemişti gün gün, hatta saat saat.  Şimdi avucunun içine sığdırdığı piramidin yerinde sevgilisinin eli olabilirdi.  Eğer nikaha bir saat kala, bu iş olmayacak, ben vazgeçtim demeseydi.