Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Leiden, Hollanda 2015 |
1998 yılından bu yana yayıncılık dünyasında mühendis olarak çalışıyorum. Sektörün farklı bölümlerinde görev yaptım. Bilgi teknolojileri bölümünde şebeke mühendisliği ilk projemdi. Ardından stüdyoda, rejide teknik yönetmenlik ve onu izleyen on iki yıl süresince araştırma - geliştirme mühendisliği. Son beş yıldır, neredeyse tamamını kendi bütçem ile karşıladığım seyahatler ve toplantılar, konferanslar... Sonunda, 2013 yılında bu yazımda blogda adını geçirdiğim Netflix hizmetine ülkemizden de erişebiliyoruz. Hepimize ve tüm sektöre hayırlı olsun.
Öncelikle, çeşitli yerlerde okuduğum bir iki yanlış anlamayı düzelterek başlayayım. Bu yazımda, bilinenleri tekrardan kaçınacağım. Bu yüzden, yazı içerisinde bir çok bağlantı olacak. Kıymetli sektör çalışanı blog yazarlarının, çok sağlam yazıları var. Mutlaka okumalısınız eğer tüm süreci anlamak istiyorsanız. Benim yorumlarıma geçmeden bu bağlantıları sıralayayım:
İlk bağlantı, kendime torpil geçeyim, kendi blogumdan: 2011 tarihli bu yazı, OTT nedir sorusuna kısa ve sektör açısından etkilerine odaklanmış bir yazıydı. OTT konusunu anlamak, Netflix'i anlayabilmek için bir ön koşul.
İkinci bağlantı gene OTT konusunda. Bu kez bir dizi yazının bağlantısını paylaşmak istiyorum. Yazarı Uygar Boynudelik. Uygar, 2012 tarihli dört yazılık, kendisi gibi dört dörtlük bir değerlendirme yazmıştı OTT üzerine. Aşağıdaki bağlantı, yazı dizisinin sonuncusuna ait. Bu son yazıda, diğer üç yazının da bağlantısı mevcut. Bence birincisinden başlayın, bu son yazının bağlantısı üzerinden, sırayla devam edin.
Üçüncü bağlantı, bir kez daha OTT üzerine. Bu kez çok daha güncel, Kasım 2015 tarihli bir yazıyı dikkatlerinize sunmak istiyorum. Yazarı Demet Çakır.
Bu üç bağlantıdaki yazıları okuduysanız devam edebiliriz. Artık, Netflix aslında Türkiye'ye gelmedi, hizmetine biz de erişebiliyoruz hepsi bu demezsiniz sanırım. Eğer bu tespiti yaparken, daha bu gördüğümüz bir şey değil. Hele yerli içerik de sunmaya başlasınlar asıl o zaman sen seyreyle medya dünyasını diyorsanız elbette ona sözüm yok. Zaten yazının devamında bu süreci irdelemeye çalışacağım.
Kendi değerlendirmelerime geçmeden önce izninizle, son bağlantı paylaşımını da yapayım:
Tivilogy'i takip etmiyorsanız çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Ülkemizde medya dünyasının, özellikle teknik bölümünde, neler oluyor, neden oluyor ayrıntılı bilgiler paylaşıyorlar...
Gelelim sadede. Netflix, dönüştürür. Girdiği pazarlara etkileri büyük oldu. Artık bağlantı paylaşmayacağım ancak google'a netflix tv market change yazdığınızda karşınıza çıkacak yazılara da bakmanızı rica edeceğim.
Bendeniz de sektörde 20 yıla yaklaşan deneyimlerimin ışığında iki kelime ile durumu özetlersem: Netflix, değiştirecektir. Neyi, nasıl ve neden sorularının yanıtlarını ikinci yazıya bırakıyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.