Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Basından takip etmişsinizdir Ovacık Belediyesi'nin başkanı boş duran hazine arazilerine fasulye ve nohut ekti geçtiğimiz ekim zamanı. Ardından hasat yapıldı ve bir duyuru paylaşıldı çeşitli mecralarda. Organik nohut ve fasulyeleri 3 kiloluk paketlerle satışa sunuluyor. Elde edilecek gelir ile Ovacık'ın üniversitede okuyan gençlerine burs sağlanacak şeklinde. Duyuruyu okur okumaz öncelikle telefon ettim Belediyeye. Ardından e-posta ile ulaştım ve siparişimi elektronik ortamdan ilettim. Tarih, bundan iki ay kadar önce. Siparişim 4'er adet nohut ve fasulyeydi. Toplamda 24 kiloluk bir paket gelecekti yani.
Siparişler bir türlü gelmek bilmiyordu. Aradan geçen sürede Belediye facebook sayfasından bir duyuru yayınladı ve personel yetersizliği yüzünden siparişlerin gecikmeli olarak gönderilebileceğini paylaştı. Bu açıklamanın üzerine, işlerini kolaylaştırabileceğini düşündüğüm fikirlerimi de içeren bir e-posta gönderdim kendilerine. Anladığım kadarıyla gene personel yetersizliğinden bu e-postalarıma da yanıt gelmedi.
Kargomu kapıda ödemeli olarak sipariş etmiştim. Bu yüzden 24 kilonun karşılığı 200 TL civarındaki parayı hep yanımda nakit olarak bulunduruyordum. Lafı uzatmayayım, çalıştığım yer değişince işin şekli de değişti. Neyse ki eski adresteki dostlar sonunda gelen kargomu teslim aldılar ve bugün itibariyle çorbada benim de bir tuzum oldu. Aslında tek katkı sahibi ben de değilim artık. Çuvalı gören ve açıklamayı duyan arkadaşlar 8 kilosunu aldı ürünlerin. Geri kalan ise eş, dost ve akraba ile ihtiyaç sahiplerine pay edildi bile. Yani ne yazık ki 24 kilodan sizlere verecek kalmadı :)
Bunu neden mi yazdım? İki sebebim var. Birincisi Belediyecilik nasıl olur, aslında neler yapılabilir bu konuda fikir versin istedim kıymetli başkanlarımıza. İkincisi ise sipariş verip bekleyen dostlara, bekleyen derviş / Muradına ermiş demekti niyetim :)
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.