Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Basından takip etmişsinizdir Ovacık Belediyesi'nin başkanı boş duran hazine arazilerine fasulye ve nohut ekti geçtiğimiz ekim zamanı. Ardından hasat yapıldı ve bir duyuru paylaşıldı çeşitli mecralarda. Organik nohut ve fasulyeleri 3 kiloluk paketlerle satışa sunuluyor. Elde edilecek gelir ile Ovacık'ın üniversitede okuyan gençlerine burs sağlanacak şeklinde. Duyuruyu okur okumaz öncelikle telefon ettim Belediyeye. Ardından e-posta ile ulaştım ve siparişimi elektronik ortamdan ilettim. Tarih, bundan iki ay kadar önce. Siparişim 4'er adet nohut ve fasulyeydi. Toplamda 24 kiloluk bir paket gelecekti yani.
Siparişler bir türlü gelmek bilmiyordu. Aradan geçen sürede Belediye facebook sayfasından bir duyuru yayınladı ve personel yetersizliği yüzünden siparişlerin gecikmeli olarak gönderilebileceğini paylaştı. Bu açıklamanın üzerine, işlerini kolaylaştırabileceğini düşündüğüm fikirlerimi de içeren bir e-posta gönderdim kendilerine. Anladığım kadarıyla gene personel yetersizliğinden bu e-postalarıma da yanıt gelmedi.
Kargomu kapıda ödemeli olarak sipariş etmiştim. Bu yüzden 24 kilonun karşılığı 200 TL civarındaki parayı hep yanımda nakit olarak bulunduruyordum. Lafı uzatmayayım, çalıştığım yer değişince işin şekli de değişti. Neyse ki eski adresteki dostlar sonunda gelen kargomu teslim aldılar ve bugün itibariyle çorbada benim de bir tuzum oldu. Aslında tek katkı sahibi ben de değilim artık. Çuvalı gören ve açıklamayı duyan arkadaşlar 8 kilosunu aldı ürünlerin. Geri kalan ise eş, dost ve akraba ile ihtiyaç sahiplerine pay edildi bile. Yani ne yazık ki 24 kilodan sizlere verecek kalmadı :)
Bunu neden mi yazdım? İki sebebim var. Birincisi Belediyecilik nasıl olur, aslında neler yapılabilir bu konuda fikir versin istedim kıymetli başkanlarımıza. İkincisi ise sipariş verip bekleyen dostlara, bekleyen derviş / Muradına ermiş demekti niyetim :)
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.