Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
20 Kasım 2015'te aslına bakarsanız hiç bir şey olmayacak. Daha doğrusu, yeni, hiç bir şey olmayacak. Ben, daha önce bir çok kereler olduğu gibi, epey uğraşarak hazırladığım ve ülkenin yayıncılık dünyasını değiştireceğine inandığım, değiştirmese bile epey tartışılacağını düşündüğüm, hadi epey tartışılmayı da geçtim, en azından bir iki geri dönüş geleceğini umduğum bir sunum yapacağım. Konu gene aynı: sayısal karasal televizyon, bu kez buna bir de radyo eklendi.
LinkedIn, profesyonel facebook, hesabımda daha önce yaptığım kimi sunumların ve yayınladığım yazıların paylaşımlarını yaptım. Gördüm ki 2003'ten bu yana süreci çok yakından izliyorum. 2006'da Çamlıca tepesindeki kurdele kesme törenini mesela, dün gibi hatırlıyorum. 6112 sayılı yeni yasa öncesinde kamuoyuna tartışılması için açılan metne, meslek odaları ve tüketiciler birliklerinin sessizliği de hafızamda taze. EMO'nun bu sessizliğini, gene EMO'nun dergisinde eleştirmiştim yasa yayınlandıktan sonra dergi yazısı yayınlanmıştı.
Kısmet olursa bu hafta cuma günü, İstanbul Harbiye Askeri Müzesi Fevzi Çakmak salonunda 13.30 - 15.30 saatleri arasında Sayısal Karasal Radyo ve Televizyon Yayıncılığı başlıklı oturumda ben de sadece ve sadece BLOG YAZARI sıfatımla bir sunum yapacağım. Sonuçta LinkedIN profilimi de sayfamda paylaştığıma göre nerede çalışmakta olduğumu bulmak zor değil. Ancak sunumu ne çalıştığım kurum adına, ne üyesi olduğum sendika ve meslek odası adına yapacağım. Sadece ve sadece kendi tespitlerimi paylaşmak istedim bu kez. Bir kısım tespitlerim, ilişkide olduğum kurum ve kuruluşların paylaşmadığı tespitler. Bu yüzden onları temsilen konuştuğumda anlatamayacaklarımı da anlatmak istedim bu kez. Muhtemelen sadece salondakilerin duyduğu ile kalacak ve gene muhtemelen hiç ilgi görmeyecek, tartışılmayacak.
Merak edenler için RTÜK ve TRT'ye de konuşmacı için davet yazıları gönderildi. Hatta bizzat ilgili isimlerle birebir görüşmeler yapıldı. Etkinliğin bir talihsizliği zamanlaması. Elbette her şey düşünülerek bir etkinlik hazırlamak çok güç. Ancak, şansızlık o ki, tam da Kasım ayı boyunca Cenevre kentinde Dünya Radyohaberleşme Konferansı düzenleniyor ve sektörün tüm kurumlarından bir çok kişi bu etkinliği takip etmek için Cenevre'de. Bir de elbette, konu uzun yıllardır ülkemizde tartışılan ve sektör tarafından tüm yönleriyle bilinen bir konu. Özellikle sayısal karasal televizyon boyutuyla. Hal böyle olunca, davet edilen kuruluşlarda, ister istemez, gene ne konuşulacak ki, gibi bir yaklaşım oluyor. İşin doğrusu haksız da sayılmazlar. Oturumda Vestel temsilcisi dışındaki sunumlarda neler söyleneceğini ben de tahmin edebiliyorum aşağı yukarı. Açık söylemem gerekirse kendim konuşmacı olmasam takip etmek için gitmezdim İstanbul'a.
Neyse, siz son yazdığıma takılmayın :) Dediğim gibi ben uzun yıllardır süreci izlediğim için bu filmi çok gördüm havalarındayım. En azından benim bir iki tespitimi, yakın çevrem dışında, bilen / duyan yok. Kim bilir, belki kabul görür ve bu tıkanıklığın aşılmasında bir katkısı olur. Çünkü, küçük bir tanıtıcı yazı gibi olsun bu: 6112 ve mevcut model ile sayısal karasal TV'nin bana sorarsanız, şansı yok. Neden böyle dedim, nasıl olmalı sorularının yanıtları son derece somut ve uygulanabilir bir yöntem önerisiyle etkinlikte...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.