Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Dünyada üç tane büyük yayıncılık etkinliği gerçekleşiyor birincisi NAB, Las Vegas'ta senenin ilk etkinliği. Singapur'daki Broadcast Asia, haziran gibi yani yılın ikinci çeyreğinin sonlarında. Son etkinlik ise IBC, ki Amsterdam'da Eylül'ün ikinci haftası gerçekleşiyor.
IBC'ye her yıl dünyanın dört bir yanından insanlar geliyor. Hal böyle olunca, otel fiyatları tavan yapıyor. IBC zamanında Amsterdam'da küçücük odalı, otelden başka herşeye benzeyen ucubelerin bile gecelik fiyatı 200 €'ya çıkabiliyor. Eli yüzü düzgün oteller için ise 250 € ve üzerini düşünmek şart.
Kalp, yalnız bir avcıdır diyor kitapçıda
Bu uzun girişin yazının başlığı ile ilişkisini kuramayanlar olmuştur. Hemen anlatayım, Leiden Hollanda'nın en eski kentlerinden birisi. Tarihi 1500'lere kadar gidiyor. Hollanda'nın ilk üniversitesi de Leiden'da kurulmuş. Binalar 1500 - 1600'lerde inşaa edilmiş ve öylece kalmış. Bu anlamda bizim müteahhitlere düşecek epey iş var. O Leiden'ın bir ucundan girip kutu gibi 50 katlı binaları dikerlerdi 50 kez. Ama işte bu Hollanda'lıların kafası biraz farklı çalışıyor. Leiden ile Amsterdam arası 40-50 km. Leiden, Den Haag ve Rotterdam yolu üzerinde. Den Haag'a çok daha yakın. Bu arada Den Haag'da ne ola ki derseniz, bizim Lahey diye bildiğimiz kent. Bir kıymetli dostumun söylediğinden öğrendiğime göre Den Haag'ın adı Fransızca'da La Haye imiş. Muhtemelen taa Jön Türkler zamanından beri biz Den Haag'a Lahey diyoruz.
Leiden, kanalların ortasına kurulmuş, ya da kentin etrafını kanallarla çevirmişler. Muhtemelen ikincisi daha doğru oldu. Kentin eski yerleşimini çevreleyen kanallar var. Bunlar, kent içine de giriyor. Ancak ne koku ne sinek. Sinek, havanın yeterince sıcak olmadığından çıkmıyormuş.
Bisiklet parkı Leiden merkez garının hemen önünde
Den Haag ve Rotterdam'a hatta Utrecht'e giden çoktur. Ancak en az Den Haag kadar güzel ve sunacak çok şeyi olan Leiden'ı bilen, gören pek yok. Hayatının bir bölümünü Hollanda'da geçirmiş bir arkadaşım da "o kadar geçtim trenle bir kez merak edip de inmedim" demişti. Öğrenci kenti olunca gece bitmiyor Leiden'da. Fuardan çıkıp iş yemekleri derken Leiden'a dönüşüm kimi kez geceyarısından sonrayı buldu. O saatte kent merkezinde "kızlı erkekli" ya da tek başına kızlar, özgürce dolaşıyorlardı. Sabah 4'e kadar açık kebapçılar, kafeler ve barlarla gecesi gündüz gibi hareketliydi.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.