Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
Avrupa ve dünya analog FM yayınlarının yerine hangi sayısal teknolojinin geçeceğini tartışıyor, uzunca bir süredir. 1990'lı yıllarda geliştirilen DAB, bir çok ülkede başarısız kurulumlarının ardından DAB+ olarak sahalara geri döndü. DAB+ ile sayısal radyoya geçen ülkelerde de durum pek parlak görünmüyor. Norveç'in 2017'de FM yayınlarını sonlandıracağı açıklaması DAB+ için başarı gibi sunulsa da Avrupa'nın büyüklerinde işler pek iyi gitmiyor. Almanya'da kapsama alanı genişleyen DAB+'ın hanelere girişi beklenenin altında. Fransa ise deyim yerindeyse 'konuya Fransız kalmış'. 2014'te üç kentte sayısal radyo deneme yayınları başlatılacaktı.
DVB-T2, sektör çalışanlarının bildiği gibi, sayısal karasal televizyon yayıncılığı için DVB tarafından geliştirilmiş standart. DVB-T2'nin Lite olarak adlandırılan bir profili var. Bu profilin temelde mobil televizyon için kullanılması düşünülüyordu. 2013 yılında Estonya'nın başkenti Talin'de tanıştığım Kenneth Wenzel adlı meslektaşım bu profilin sayısal radyo iletimi için de kullanılabileceğini ve ortaya çıkan sonucun DAB+'ın taahhüt ettiğinden çok daha başarılı olduğunu ileri sürüyordu. Aradan geçen iki yılda çeşitli etkinliklerde Wenzel'in önerisi konuşuldu. Geçen aylarda Kuala Lumpur'da düzenlenen Asya Pasifik Yayın Birliği'nin konferansında da gündeme gelen çözüme alıcıların piyasada olmadığı eleştirisi yapıldı.
Hem sayısal karasal radyo hem de sayısal karasal televizyon için bugüne kadar bir yatırım yapmamış olan ülkemiz, Wenzel'in önerdiği çözümü tercih ederek tek şebeke ile her iki hizmeti sunabilmek gibi bir avantajı elde edebilir gibi görünüyor. DVB-T2 parametrelerini uygun seçerek bunu başarabiliriz gibi. Elbette konuyu enine boyuna tartışmamız şart. Alıcıların piyasada olmaması ise aşılmayacak bir sorun değil.
Konuyla ilgilenenler için Wenzel'in DVB-T2 Lite ve DAB+'ı karşılaştırdığı bir sunuma buradan ulaşabileceğini belirteyim. Bağlantının açık URL'sini de aşağıya kopyaladım:
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.