Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Tüm yayınladıklarını okuduğum iki yazardan birisi İnci ARAL. Kendi Gecesinde, yazarın son romanı. Aslında okuyalı epey zaman oluyor, ancak üzerine bir şeyler yazmak için öncelikle benim, ardından blogun yeniden aktif hale geçmesi gerekiyordu. Her iki koşul da yerine geldiğine göre Kendi Gecesinde üzerine düşünebiliriz.
Romanı okurken, sondan bir önceki romanı geldi aklıma İnci ARAL'ın. Önce yazdığı eserlere göre daha kolay okunabiliyor oluşuna üzülmüştüm. ARAL'ın kaleminin gücünü bilmesem, daha önce kısa öykülerinde bile başardığı kurguları okumamış olsam fark etmezdim belki de bu durumu. Okuyucudan çaba isteyen kitaplarını daha bir seviyorum ARAL'ın. Son roman, beni epey şaşırttı.
Romanın konusundan bahsetmek gerekirse, kahramanımız Yeni Yalan Zamanlar üçlemesinden geliyor. Hayali, üçlemede öyle üzerinde pek de durulmamış bir karakterdi. Safran Sarı'da Melike Eda'nın hayatına kısa bir süreliğine giren tarihi eser kaçakçısı olan Hayali'nin hikayesi var Kendi Gecesinde'de. Romanın her bölümü kendi başına roman olacak şekilde genişletilebilecek hikayeler içeriyor. Bu anlamda bir gün, dizi senaryosu haline dönüştürülse, yıllarca sürecek bir iş çıkabilir ortaya. Önemli ve her biri üzerinde ayrı romanlar yazılabilecek çatışmalar işlenmiş. Baba/oğul, anne/oğul, aşk/konfor, cinsel tercihler, toplumdaki iki yüzlülük, dincileşen ülke. Bunlar ilk aklıma gelenler. Tüm bunları teklemeyen bir kurgu bütünlüğü ile 360 sayfaya sığdırmak herkesin başarabileceği bir şey değil.
Her ne kadar Yeni Yalan Zamanlar romanını, Unutmak'taki Karanfil Saksılar öyküsünü daha bir sevsem bile Kendi Gecesinde'de ARAL, zor bir işten alnının akıyla çıkmış. Belki bu kadar konuya değinmek yerine bunlardan bir kaçını başka romanlara bıraksaydı kimi bölümler daha farklı olabilirdi. Elbette sonuçta yazarın tercihidir.
Kırmızı Kedi yayınevinden çıktığını ekleyerek bitireyim bu yazıyı.
Her ne kadar Yeni Yalan Zamanlar romanını, Unutmak'taki Karanfil Saksılar öyküsünü daha bir sevsem bile Kendi Gecesinde'de ARAL, zor bir işten alnının akıyla çıkmış. Belki bu kadar konuya değinmek yerine bunlardan bir kaçını başka romanlara bıraksaydı kimi bölümler daha farklı olabilirdi. Elbette sonuçta yazarın tercihidir.
Kırmızı Kedi yayınevinden çıktığını ekleyerek bitireyim bu yazıyı.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.